yakamoz

Çupra ya da Mercan. Duyuru özel indirimi isterim. :) Nerede açılacak, haberimiz olsun gelelim.

yengeç geldi direk benim aklıma. ama yaratıcı değil :D

beşiktaşta bir kaç ay önce balıkçı açıldı, adı "kalabalık". biz çok seviyoruz, ayıp olmazsa siz de koyabilirsiniz bence.

kabuk, mavi, mercan...

kavuniçi :p
tayfa

İnci

konsept ne? balikciysa sabri'nin yeri olsun :P

Roka nasıl ?

Roka balık da olabilir,rakı balık gibi :)

börülce
:)

yengeç restaurant çok iyi fikir bence :)

olta restaurant

hala bu sorular soruluyor olacak.

e oyle, ilk benim aklima gelmemistir herhalde :)

abi bence önemli olan varacağın yer değil yolculuk ya. hatta bi' calvin klein reklamında şöyle bi' laf var onu da söylemek istiyorum; the best thing about being lost is what you find along the way. saygılar :)

www.youtube.com

sozlerde sakli amac

Bunun en iyisi en güzeli en oluru yok bence, benim anım sana uymaz senin kisi bana, boşverip yaşamak en iyisi..
Sonra zaten geberip gideceğiz.

cok guzel soyluyorsun tuna hocam da, kime anlatcan bunu mesela? tamam torununa anlattin, o da iste torununa anlatti. boyle nesiller boyu aktarildi bu.

sonu neresi bunun? nereye varacak bu en son?

yok bazıları sevgilimiz varda takılı kalmıs durumda. onu halletmeye calısıyorlar. al sana amaç aq

bir şey olmayacak. bi amaç için gelmedik bence. geldik ve kendimiz kurduk bi şeyler. yani ortak bir yaşam amacından söz edemicem ben, kendi amaçlarımı düşünüyorum sadece. pilot olabilirsem, hiç değilse bir tane roaman yazabilirsem, efendime söyliyim floransa'da, marsilya'da bir sokak lambasının altına tüneyip elim çenemde "hmmmm" diye düşünebilirsem, birkaç kişiyle de seks neyin yapsam tamam işte yeter, gerisi hikaye zaten sürekli aynı şeyler.

ayrıca tunachu'ya katılıyorum, mühim olan yolculuk. bi yerden gelmiş ve bir yere gidiyor değiliz bence. takılıyoz işte burda. önemli olan güzel takılmak. hehe.

üzmek, üzülmek ve sonra da mutlu olmaya çalışmak.

@osuruklu abi açıkçası bunun aktarılabilecek bi' durum olduğunu sanmıyorum. insan kendi anlar ve öyle devam eder. ama şöyle diyebilirim; "sevgilimiz var, sevisiyoruz, degisik ulkeleri geziyoruz, insanlara anlatiyoruz, okuyoruz, bilim yapiyoruz" demişsin ya, hah işte bütün bunlar insanlar insanlıktan çıktığı zaman, yaşamak yerine hayatta kalmaya çalıştığı zaman biter herhalde. bilmiyorum ya saçmalamış olabilirim, kusura bakma.

Genelde basur olanlar falan hayatı sorgulamaya baslıyo yalnız, cevremde bicok ornegını gordum, gotle alakalı herhangı bı hadıse oldugunda ulan neden yasıyom kı hayatın anlamı bu mu falan dıyor ınsanlar

amac yok. simdi adini hatirlayamadigim (bill hicks olabilir) bir komedyenin dedigi gibi: "life is a roller-coaster ride. enjoy it."

yok canim estagfurullah, konusuyoruz burda. herkes aklina geleni soylesin iste.

Herkes kendi amacını kendi yaratır ve bu şekilde vakit doldurur. Bunu tamamen anlamsız bulanlar ise intihar eder ya da ölmeyi bekler.

5 spor ayakkabı,2 tane de topuklum var :)

öğrenci.

+ bir bot bi tane de yağmur çizmesi.

4 spor ayakkabı, 2 bot. bunlar devamlı kullandıklarım.

iki tane de topuklu var ama ikisini de kullanmak için aldığım günler dışında kullanmadım.

merak ettim kabaca bi sayım yaptım kafamdan hemen.

31 çift saydım ama unuttuklarım vardır mutlaka.

27 yaşındayım, çalışıyorum.

Kışlık 3 çift. Yazlık terlikti, sandalaetti derken 7-8 çift bir şeyler ama hepsini toplayınca ancak bir kışlık ediyor. Bir de topuklu.

Çalışan kişi, 30

2 bot, 2 terlik, 2 sandalet, 2 topuklu, 4 günlük, 1 babet.
babet ve topukluları sadece birkaç özel gün ve düğünde giymek durumunda kalmıştım.

21/öğrenci.

2 sandalet
2 spor ayakkabı (biri spor için, diğeri dışarlık)
3 bot (biri greyder, diğerleri iş yerinde giymelik)
1 kar çizmesi (kar suyu, soğuk falan geçirmeyen cinsten)
6 ayakkabı (yazlık-kışlık karışık)
3 yüksek topuklu ayakkabı (düğünde dernekte giymek için)

yaş: 30
çalışıyorum.

2 spor ayakkabı
2 topuklu ayakkabı
1 bot

25-işsiz

Saymadim fakat en fazla 25 tane herhalde.

Bununla birlikte yazin bir tek sandalet, kisin da botumu giyiyorum.

Yas 38.
Isveren.

taşınırken farkettim ki, bi çuval, sayı vermiyim:) ama giydiklerime baksan 5 tane. sorsan hiç ayakkabım yok. allah belamı versin:)

Çok fazla ayakkabım var. Sayısını bilmiyorum.
Ama yaklaşık 12 senedir ayakkabı numaramın değişmediğini ve bu döngüye 3-5 ayakkabıyla başladığımı, değiştire değiştire giydiğimi düşünürsek bence çok normal. Yani hiçbirini parçalanana kadar giymediğim ve her mevsim 2-3 ayakkabı, her etkinlikte yeni bir topuklu aldığım için birikmiş durumda.
yaş 24 uzatmalı öğrenci+çalışan

2 sandalet
2 spor ayakkabı
4 kısa bot
3 çizme
8 ayakkabı
4 terlik
4 yüksek topuklu ayakkabı

yaş: 35
çalışıyorum.

2 tane kosu ayakkabisi 4 babet 4 gunluk spor 2 espadril 3 terlik 4 topuklu 1 ugg 1 deri cizme 1 bot. 18 ogrenci. Ama 42 giydigim icin ayagima uygun bulamiyorum bulsam daha yardirirdim.

benim bir sıkıntım yoktu ancak yirmilikleri kontrol için gittiğimde, dişçi çenemde sorun olduğunu söylemişti. alt ve üst dişlerim kapanırken tam oturmuyormuş biri arkada kalıyormuş diye. ben çok da farkında değildim, dediğim gibi başka bir sebepten ortaya çıktı. tel takmam gerekebileceğini söyledi ancak takmazsam da alt dişlerim aşınabilirmiş ileride. üzerinde çok durmadım ama siz rahatsız olacak kadar farkındaysanız bir görünün derim.

20'likler şu anda alttan sıkıştırıyor olabilir çıkmadan, bi de dişlerin geliştiğini düşünüyorum, ben de hissediyordum. yani biraz büyürken kendilerine yer açmaları gibi olabilir. ama bi dişçiye görünmek de iyidir hep.

Meteor -> Düş
Toz, gaz -> Kalk
Atmosfer -> Kapan
Hava -> Soğu
İklim Şartları -> Zorlaş
Beslenme -> Güçleş
Büyük canlılar -> Zamanla yok ol.

Dinozorların sonu 101.

dinozorların yokolduğunu kim söyledi?!.
o yediğin tavuk var ya. genetik olarak neredeyse t-rex. meteor çarpmasından sonra değişen şartlara ayak uydurabilenleri kuş, uyduramayanları fosil oldu.

gerçekten meteor düşmüş mü? bu bilimsel bir şey mi?

Benim de merak ettiğim meteor eğer bunları yok ettiyse koca öeteor nereye kayboldu. Niye geride iz bırakmadı. diğer canlılar nasıl hayatta kaldı da dinazorlar gitti?

Merhaba. Yine ben. Arkeolog değilim. Liseye kadar geçen sürede araştırmıştım bunları.

Meteor Güney Amerika civarına, sanırım Meksika dolaylarına düşmüştür diye düşünülüyor. Evet, bilimsel bir kabul. Alternatif teoriler elbette vardır; ama bu halihazırda kabul görüyor. (En son baktığımda öyleydi.)

Ayrıca meteorlar geriye iz bırakır. Yanlış bilmiyorsam bugün kullandığımız demir var ya hani. Madenlerden falan çıkan. Hah işte o dünyaya ait değil esasında. Vaktiyle dünyaya düşen meteorlarla gelmiş bir maden. Tabii bu kim bilir kaçıncı zamanda olmuş olaylar. Atmosfer falan dahi yok.

Öte yandan bir dinozorun barınma ve beslenme ihtiyacıyla küçük bir memelininki bir değil. Alternatif besinlere yönelmek memeliler için daha rahat oldu. Adaptasyon meselesi işte yahu.

(bkz: chicxulub)

bildiğim kadarıyla timsahlar dinazorlar döneminde de vardı. Ancak koşullara uyum sağladığı için günümüze kadar gelebildiler. g man açıklamış. meteor iklimleri değiştirdi. Bitki örtüleri yok oldu. otçul dinazorlar yok oldu. ardından etçil dinazorlar yok oldu. Kaplumbağalar, timsahlar gibi zor yaşam koşullarına ayak uydurabilenler bu dönemi atlattı.
Günümüzde Çoğu türün uzaktan ya da yakından dinazorlarla akrabalığı var. Örneğin kuşlar dinazor neslinden gelmekte.

Dünya oluştuğu günden bugüne kadar geçen sürede binlerce canlı türünün yok olduğu beş büyük felaket oldu yeryüzünde, bir tanesinde de dinozorlar yok oldu. Bu kadar büyütecek bir şey yok esasında. Dinozorlar da yok olan o canlılardan biri sadece. Gelecekte bir gün de insan ırkı yok olacak aynı şekilde ve belki de başka bir tür ırk evrim geçirip bizim yerimizi alacak. Döngü bu şekilde ilerliyor. Tabii ben konuyu bilim dünyasının anlattığı şekilde söylüyorum, kıyamet gibi şeylere inanıyorsanız eğer o zaman durum biraz daha farklı gelişiyor.

kızamık salgını diye biliyorum ben.

hayir anlatamadim ki sana'nın ne dediğini anlayan var mı yahu?

iki meteorun çarpmış olduğunu gösteren belgelerde var. bu meteorlardan sonra yukarıda yazıldığı gibi gaz bulutundan ve işte besin dengesinin altüst olmasından dolayı çoğu canlı telef olmuş

vay aq ben günde 2 öğün dinozor eti yiyormuşum meğersem :D

tururo +1, t-rex'lerin günümüzdeki en yakın akrabaları tavuklar. tavuğa yaklaşmadan önce renkli tüylere sahip canlılara evrildikleri düşünülüyor. kısaca, meteor kaynaklı fiziksel değişimler birçok yaşam formunun sona ermesine, kalanlarında da şartlara uyum sağlayacak şekilde evrimleşmesine sebep oldu.

hocam bu sorunun ve daha bir çok sorunun cevabı cosmos'da var. aç izle

hatta sözlükte şöyle bir şey buldum

1 trilyon tondan daha ağır, en az 10 kilometre çaplı bir gök taşı dünya'ya çarpar. bu çarpmanın etkisi ile dünya etrafını bir toz tabakası kaplar ve bu toz tabakası dolayısıyla güneş ışığı yer yüzüne erişemez ve aylarca süren soğuk ve karanlık bir dönem başlar. bu çevresel felaketin etkilerinin meydana getirdiği sonuçlar zinciri neticesinde dinozorların nesli tükenir.

kaynak eksi sözlük, ellerimusuyor

bununla ilgili çok ara program var. onları deneyin bence. ben kullanmadğımdan şudur diyemiyorum. epılcılar yazar.

(bkz: itools) yenilerini atarken sorun yaşamazsınız.

itools cok iyidir ama kullanmak icin itunes yüklü olmalidir, itunesa girin ya da telefondan bilgisaya baglayinca otomatik eszamanlamayi kaldirin, telefonu baglayip sifreyi girin tus kilidindeki. itoolsla önce garantilemek icin tüm arsivinizi bilgisayara kaydedin. sonra sarki ekleyebilir ya da bu cektiginiz arsivi itunesa ekleyerek geri düzenleyebilirsiniz. tek konu itunesa eklerken hangi dosya yolundaysa (belgelerim masaüstü vs.) ekledikten sonra kütüphaneye, degistirdiginiz zaman dosyalari geri bulamamasi. o yüzden önce düzenleyip sonra itunesa ekleyin.

www.downloadsource.net

sol framede media, sol üstte select all, export to -> dosya lokasyonu. arsiv indirildi.

hiç düşünmüyorum. çünkü çocuk yapmicam çocuk yoksa neden evleniyim. napıcam imzayı felan.
yaşı başı biliyosun.

yalnizliktan korkan evlenir. yalnizliktan korkmayan da yalnizligi henuz tatmamistir.

evlenmeyi düşünmüyorum.. evlenebilirim belki diye aklımdan geçirdiğim adamın zerre sikinde olmadığımı anladıktan sonra ilişkilere güvenim kalmadı ki bırak evlenmeyi..

Çocuk düşünmüyorum,evlenmekte istemiyorum. Saçma bir müessese gibi geliyor. Benim için kendimle geçirdiğim zaman dilimi çok önemli, buna anlayış gösterecek biriyle belki birlikte yaşama olayı olabilir. Seks filan onu geçtim sürekli aynı evde yaşamak sıkıcı ya. Ayrıca yalnızlığın da ne olduğunu baya iyi biliyorum ve korkmuyorum:)
23 K

23,f.
Düşünmüyorum. Belki de karşıma ideal erkek çıkmadığından hoş erkek çıkmıyo o ayrı mevzu da. Ben kendi sorumluluğumu alamıyorum bir de evlenip iki kişi sorumluluğuna giremem.

çok uzun süre evlenme niyetim yok açıkçası evlenirsem 40 civarında evlenirim diyorum açıkçası, aslında sebebi kendime rol model olarak aldığı büyüklerimin alayının hala evlenmemiş olması ve şu an içinde bulunduğum yaşam tarzının bozulmasını ekstra sorumluluk yüklenmesini pek istemediğim içi pek düşünmüyorum.

evet uzun süreli ilişki tamam olur ama evlilik hayır.
27m

şu anda düşünmüyorum ama aşık olursam düşünürüm. aman yaşım geçiyor diye, çocuk yapmak için vb sebeplerle evlenmem. yaş 27 olcak, kadın.

23'te evlenmek istiyorum. 23'e kadar evlenmemissem evde kaldim sanarim.

Dur ben de detaylandirayim ozendim :p acikcasi sevmek ve sevilmek guzel sey. Evlendigin kisi de seni hep sevecek biri olur herhalde yani boyle olmali, tabii ki belli olmaz ama hani sevildigini ve sevilecegini bilmek, her konuda guvendigin, guvenebilecegin ve sana guvenecek biri olmasi guzel. Beraber gezmek, tatil yapmak, ileride de cocugun olacak boyle ayy harika.

Gencliginin baharinda evlenmek de su yonden guzel, beraber yurtdisinda gezip gorebilirsin falan gencken daha cok yapabilecegin sey ve gucun var. Bunlari yaparken de yaninda hep sevdigin biri olacak ekstra guzel.

19 K, talibim varsa yesillendirsin :p skdjha

kesinlikle hayır
ne diye başkasını hayatıma ayak bağı edeyim :D
26 f

23 - kadin

Ben evlenmeyi dusunuyorum. İstiyorum da. Dolayisiyla "istiyorum ama su su sebeplerden dolayi bana ters" diyebilecegim bi durum yok. Hayati, beni anlayan ve bana yardimci olan ayni zamanda benim de ona yardimci olacagim biriyle paylasma fikri daha guzel geliyor.

Ben pazar gunu oldugunda, cocuklarimi hazirlayip esimle piknige gitmek, mangal sefasi yapmak isteyen birisiyim ya. Yaz tatillerinde cocuklari alalim, yazliga gidelim. ^^ Boyle mutlu bi yuvam olsun.

Bu tarz bi ailede yetistigim icin ben de boyle olsun istiyorum.

Hahah bi tek Idont'la ayni kafadayim :))

barbara ve idonthaveausername yazmasaydı oturup ağlayacaktım sanırım. yalnızlığı seven, sürekli yalnız yaşayan, buna rağmen evliliği ayak bağı olarak görmeyip eşiyle birlikte güzelleştirebileceğine, evlilik kurumunun kendi ve eşinin karakterine göre şekilleneceğine inanan bi tek ben miyim?

hadi şimdi daha erken zaten benim kafadan 5-6 yılım var ama o zaman da böyle diyor olursanız hepiniz bozuşuruz.

yani ne biliyim ya, hem barbara'nın dediği şekilde hem de çok ÇILGIN yaşanabilir ki bence. bir hafta sonu mangala gidersin diğer hafta çocukları toplayıp wacken'e gidersiniz mesela. niye sınırlıyosunuz kendinizi. istemiyosanız yine evlenmeyin tamam ama bana evlenmek isteyen kız bırakın.

@pescador sen akilli birisin. (neyse gunluk iltifatim bugun sanaymis hadi iyisin)

Yalnizlik belli bi yasa kadar guzeldir. Bi tek sen degilsin tabii ki.

Benim ciddili bi iliskim olsaydi, su an evlenme hazirligi yapar olurdum herhalde. 23 um, 24 gibi mesela bu yaz evlenirdim. ^^ Dogacak olan bebelerimle aramda ucuk bi yas farki olmazdi. Bu cok guzel bi sey bence.

Hic evlenmedim ama evlenmek bence super bi sey yaa!!! :p

aslında evlenmeyi istiyorum.

ama tahammül sınırı düşük bir insanım. şartlar olgun değilse, her ikimiz içinde tatsızlaşacaktır. dolayısıyla tam anlamıyla içime sinen bir evlilik olmalı.

çocuk istemiyorum.
26. E.

Cercevede hayati paylasabilecegin biri olmadan evlilik kurumu uzerine istenip istenmedigi konusunda kafa yormak mantiksiz geliyor bana.

Hayati paylasabilecegim birini isterim yanimda, gerisi hakkaten teferruat. O kivama geldikten sonra bir imza atmak veya atmamak cok bir anlam ifade etmeyecektir. 2 kisinin olusturdugu kurallar gecerli olur.

28k

Mutlaka evlenmeliyim demiyorum. Yalnizligin ne oldugunu biliyorum korkmuyorum erdemine ulasamadim.

Ama efil efil cicekli elbise, cicekli etekler var ya..onlardan giyimi tarz edinmis(ucuz pahali-moda takintisi degil, tarz meselesi.) bir "kadin" (disi olacak bebek taklidi yapan kiz, sirin kiz vb. Degil) derse ki evlenelim. Fark etmez ayni gun nikahla devam ederim. :)

Onun harici soyum devam etsin istemiyorum. Cocuk istemiyorum. Evlilik ciddiye aldigim bir muessese degil. karsi taraf istemedigi surece evlenmem. Isterse de bu gun basar-ertesi gun bosanabilirim. Siradan bir iliski icin bile evlenebilirim. Ama ciddi iliski icin bile dugun yapmak istemem.

He bir de ananem gecen gun kiz buldum sana evlenmicenmi hala sen dedi, ne kadar gercek bilmiyorum gormedim ama arada sirada bikiyorum tum hayattan.. evlenmenin esigine geliyorum. Sonra madem tum hayattan bunalip evlenmeye karar verdin bari git balkanlardan-iskandinav ulkelerinden bi kiz bul kafa dinlersin biraz diyorum.

Eltim, gorumcem, kaynim olsun istemiyorum.

Akrabalara ayip olur, senin annene gittik benimkine ayip olmasin kizi istemiyorum..

Aman komsular ne der, olmaz annem geliyor evi toplayalim kizi istemiyorum.

Aman dugun 1 kere yapiyoruz hic valla olmusken iyisi olsun kizi istemiyorum.

Amcan kucuk altin takti, biz takmazsak olmaz kizi istemiyorum.

daha cok var.. neyse

Sonuc: ne istedigimi ben de bilmiyorum. Kriterlere uyan denk gelirse evlenebilirim istedigi icin.

Edit: 26e

düşünmüyorum.
sebepleri kendi yapımla ilgili daha çok. tahammülsüz ve sıkılgan biriyim. çok yakın olmayı, her şeyi paylaşmayı sevmem. gibi gibi...
34k

21 erkek. düşünmüyorum.

barbara herhalde barbara manken olan +1 diyorum. şu an hayatımda beni gerçekten mutlu eden ve anlayan biri var. neden aramızdaki bu ilişki böyle devam ettiği sürece birlikte olmayalım ki? kavga, ayrılık vs. bunları bir kenara bırakıp geri kalan güzel şeyleri düşününce, biriyle mutlu olacağıma inanıyorsam eğer evlenmek istiyorum ben de. yalnızlık o kadar da muhteşem bir şey değil sanki, gerektiği zaman ihtiyaç olduğu zaman onu da yaşamak gerek tabii ki.

21, k. evleneceksem de genç evlenmek isterim aslında, hiçbir şey için geç kalmış olmak istemem. eşimle dilediğim gibi gezip tozmak, eğlenmek otuz beşten sonra daha bir zor olur herhalde. :p

ayrıca şimdi bir baktım da, ibomiu'ya da katılıyormuşum aslında. gerçi, sevip evlenecek kadar ciddi bir ilişki düşündüğüm biri o maddelere göre beni rahatsız edecek biri olmaz zaten.

ayrıca konuyla ilgili şöyle enteresan bir istatisik var eksisozluk.com

haliyle evlenmenin doğal yaşı artık 30ları buluyor diyebiliriz zaten.

aklımın ucundan bile geçmiyor.

belki hayatı bir düzene koymak ilerisi için güzel olabilir ancak boğulurum ben bunalırım, sorumluluk alamam günün birinde çekip gitmek istersem beni tutacak bir şey olmamalı. bir de dünyaya yeni çocuklar getirilmesini onaylayan biri değilim varoluş mutsuzluğunu kimseye tattırmak istemem, bu yükün altına giremem.

hadi diyelim günün birinde birini çok sevdim aşık oldum bunu ne devlete ne de topluma onaylatırım sevgi en saf haliyle bana kalmalı.

8 senedir yalnız yaşıyorum, başkalarına karşı sorumluluğum yok. bunun verdiği cesaretle de kendi kafama göre karar alıp onu uygulayabiliyorum ve buna aşırı alıştım. zararlı belki de bilmiyorum, belki bir zaman sonra fikrim değişir, hayatıma ciddi şekilde eklemeyi düşünebileceğim biri çıkacaktır, bilemem. öyle "kesinlikle evlenmem" gibi takıntım yok ama düşünmüyorum şimdilik.

yalnız, erken yaşta, bir hevesle, kulağa hoş gelen şeylerden ötürü evlenmeyi düşünmek uzun vadede ciddi sıkıntılar getirir. hani var sonuçta "hep beni sevecek kişiyle birlikte gezeriz falan, ay ne güzel" diye düşünenler ancak bir zaman sonra henüz tümüyle kendi öz hayatını kuramadan, diğer deyişle kendini şekillendiremeden bir başkasıyla erkenden ortak bir hayata atılmanın dezavantajları ortaya çıkacaktır. çevremde bunun çokça örneğini gördüm. evlenmek için en sağlıklı yaş sanırım 28 civarı.

Leyla sevmek hoştur amma, mecnun olmak başkadır başka.

25 K.

İstiyorum ama evlenebileceğim kimse yok. 5 sene daha evlenmemiş olursam evlat edinmek için başvuracağım.

Diğer yandan türk erkeklerindeki "evlenirsem tüm hayatım bitecek, erteleyebildiğim kadar erteleyeyim" ve türk kadınlarındaki "evliliğe ikna edeyim" mantığından ayrı ayrı tiksiniyorum.

Düşünmüyorum.

Evleneceğiniz kişinin size ömür boyu sadık olacağına mı inaniyorsunuz yoksa? Sizden daha iyisi varken neden sizle bi ömür geçirsin?

24.5 (25 değil evet) kadın.
Öncelikle devleti veya akrabaları ilişkime karıştırmak istemiyorum. Yazılı bir anlaşmayla ilişkimi güvenceye almak istemiyorum. Öte yandan tek eşli olmak da istemiyor gibiyim şu an için ama evli olup da çok eşli de olunabilir tabii... Bir yandan çocuk yapmak istiyor gibiyim yasalarda sıkıntı olmazsa bekar çocuklu bir çift olabiliriz de ya da bekar anne olurum ne bileyim 30 olayım sonra düşünürüz bunları... Öte yandan böyle mükemmel bir insan çıkar da ondan başkasını istemez tek eşli olmayı tercih ederim çocuk yaparım gibi bir ihtimal de yok değil, kısmet hep bunlar asdjknakjdnajk. Ha yalnız kalmayı seviyorum falan değil, çok eşli olunca kalmıyorsun zaten <3

@mandalina kokusu, dediğim gibi sadakat ve güven konusunda ciddi sorunlarım var ve benden daha yakışıklı/daha iyi sevişen/daha zeki adamlar olduğunu da biliyorum. aynı şekilde, müstakbel eşimden daha güzel, akıllı kadınların olacağının da farkındayım. mesele güçleri birleştirmek değil mi? annemden daha iyi kadınlar da var ama annemi değiştirmiyorum, iyi anlaşabiliyorsam hayatımı paylaştığım insanı niye değiştireyim ki?

"sizden iyisi"nden kasıt ne yani onu anlamadım. birbirimizin eşiyiz, bir şeyin iyisi ya da kötüsü değil. senin gibi düşünüyorsa zaten evlenmeyiz.

isterim, çünkü zaten başka türlü kız bulamam. üniversite sonrası bizimkiler ayarlar bişiler artık. ehue.

Khiron+1
Çok güzel özetlemiş.
22k

30 e

Evet, doğru kişiyle. Beni seven, karşılıklı aşık olduğumuz birisiyle, tipim değilsin ama huzurluyum seninle, onun için devam ediyorum demeyen birisiyle.

evet istiyorum. yas 17 falan, o zamanlar istemiyordum tabi, ruhum cok ozgurdu. simdi son 1 senedir baya baya aklima yatiyor. 24 k

o kadar canım sıkkın ki sadece can sıkıtısından birine nikahı basabilirim.

23 e

gereksiz yere çok yüksek standartlar ve aşırı bir uyum beklediğim ve buna karşılık verecek çok şeyim olmadığı için tam istediğim gibi birini bulmam zor. duruma göre yalnız ölürüm veya toplumdan çok baskıya maruz kalırsam mecburen evlenirim.

hayır. Evlenmeyeceğim ve çocuk doğurmayacağım.
30 kadın

Düşünüyorum.

İyi bir adam olmak için çalışıyorum; ama asla hayal ettiğim gibi biri olamayacağım. Bir çocuk sahibi olup onun benim hayallerimdeki adam olmasını sağlayabilirim belki. 30 yaşıma geldiğimde, müstakbel çocuğumun hayatta zorlanmadan başlamasını sağlayacak ortamı yaratmış olmayı hedefliyorum. Ben neredeyse sıfır noktasından gelip bir yerlere tırmandım, hala da tırmanıyorum. O ise bayrağı benim bıraktığım yerden alıp daha yükseğe götürmeli; ama bunu yaparken benim çektiklerimi çekmemeli. Yaşadıklarımdan ders çıkartıp maddi ve manevi yönden ona daha yaşanabilir bir ortam sunmayı, böyle bir yerde doğup büyümesini ve adını yaşatmasını istiyorum.

Çocuk odaklı konuştum. Eşten bahsedecek olursam da "Evlenilecek helal süd emmiş kız" arayışı içinde değilim elbette; fakat olur da eğer gerçekten bir kez daha aşık olabilirsem, evliliğim o kişiyle olur.

Ben romantik adamımdır, bağlanmaya, sadakate falan çok önem veririm. Evliliğin de esasında çok mistik ve kutsal bir bağ olduğunu düşünüyorum. Normalde hiçbir şekilde birbiri üzerinde hak ve sorumluluk sahibi olmayan iki bireyin, birden bire karşılıklı sahiplenilmesi/sahiplenmesi gibi yorumluyorum. Deli işi gibi gözüküyor böyle bakınca; fakat zaten yaptığımız birçok davranış özünde deli işi bence.

23-Erkek

P.S: Evlilik hayali olan kızlar yeşillendirsin. Tşk.
P.P.S: Sarı saç, renkli göz tercihtir.
P.P.P.S: Sırf doğacak çocuklar sarışın renkli gözlü olsunlar diye, başka sebepten değil.

Evleneceğim ama çocuk işini hiç bilmiyorum, Türkiye'de kalırsam(ki şartlar öyle olacağını gösteriyor) çocuk doğurmak pek akıl işi değil.

Bunun yanında çok yakın bir arkadaşım evli, aynı yaştayız, eşi kendisinden bir yaş büyük. Çok aşırı mutlular hayatlarından, ama çok zenginler. Geçen hafta los angeles'dan döndüler, tatil için gitmişlerdi.

20 E

@rock n roll, hiç mi? çok sevsen mesela birini, aşık olsan? hiiiiç mi evlenmezsin, çocuk istemezsin?

22, k.
26-27 gibi düşünüyorum. evlilik deyince aklıma takılır bazen koca ömür bir adamla geçiyor diye. halbuki sık eş değiştiririm sıkılırım diyen biri de değilim ama aklımdadır bu hep işte. neyse evlilik beni çok sınırlandırmayacaksa ve kasmayacaksa (bu evleneceğim adama bağlı tabi) isterim. sıkmak ve kasmaktan kastım ben sağa gideyim kocam sola gitsin gibi bir ayrı takılmaktan öte saygı aslında.
cevabın özü; benim için bu doğru kişi diyorsam, olsun isterim.

pescador, evlenmeme ve çocuk istememe benim için asla değişmeyecek iki karar. sadece, sevgilim çok hasta olsa, artık böyle yatalak durumda olsa doktora fişini çekmeyin dediğimde sen kimsin? diyememeleri için evlenirim. o şekilde de yine olmaz, adam evlenemeyecek haldedir zaten. yani her türlü o iş yaş :)

hiç kimsenin değil ama senin neden bu kadar sert olduğunu merak ediyorum bu konuda. niye "kesinlikle" hayır? evlenmek bana göre değil demiyorsun, HAYIRR OLMAZZ diyorsun direkt. niye ki?

pescador, devletin benim aşkımı onaylamasına ihtiyacım yok. yani nikah defterine imza atmayı gereksiz buluyorum. bu bana mantıklı gelmiyor. o deftere imza atmamın bana getirisi nedir? ben zaten mükemmel bir aşk yaşıyorumdur. ayrılırsam mağdur olmayım, nafaka alırım derdim de yok, almam da zaten. evliliği ticaret olarak görmüyorum. bir de türk insanının evlilikten anladığı ve evliliği yaşama biçimi sinirimi bozuyor.

26sında evlenmişi biri olarak evlilik "düşünmek-düşünmemek" olarak gelişmiyor esasen. Bir bakmışsın oluvermiş oluyor. Ya da bende öyle oldu. Doğru insan kendisini hissettiriyor. Ha doğru insan hissettiriyor da neden evlenen mutsuzlarla dolu ortalık. Ben de onu merak ediyorum kardeş nasıl evlendiniz siz? diye.

23 yaşındayım, 3 hafta sonra evleniyorum.

kardeşim olsun çok isterdim. zamanla anne olma isteğine dönüştü. çocukları ve yaşlıları her zaman çok sevdim.

eşimle tanışana kadar da evlenme üzerine kafa yormuyordum.

23, kadın
istiyorum ama şuanda değil, okulum bitsin. Ama ben daha çok birlikte gezelim eğlenelim diye istiyorum yoldaş olsun :)
bi de yalnız yaşlanmak çok kötü bence.
Tamam sevgili falan olur geçer ama 'tam ve sürekli bir hayat ortaklığıyla' bağlanmış biri olmalı, güven vermeli.

21 kadın düşünmüyorum. rock n roll benim kafada. çocuk doğurmak istemiyorum. onun dışında erkek arkadaşımla birlikte yaşıyor sayılırız, bir imzaya gerek duymuyorum. ileride çocuk doğurmak istersem -ki sanmıyorum ama büyük de konuşmamak lazım- o zaman evlenirim sadece.

35-40 yaşıma kadar evlenmek istemiyorum. bazı şeylere kendim sahip olduktan sonra ailemin daha rahat yaşaması için kariyerime öncelik vericem. ha olurda evlenecek birisini bulamazsam sorun değil zaten 25 yaşıma kadar yanlız kalmışım zaten. bir 25 yıl daha yalnız kalabilirim.

25e

27 k

istiyorum ama sadece çocuk sahibi olmak için. deli bi 'anne ol anne ol' baskısı var içimde. manyak bi duygu. anlatılmaz.

2 dk olmadı bunu düşündüm, aşağıda 23lük bir hatun evleneceğim deyince, ben evlenirdim galiba,, eskiden istemezdim de bu aralar evlilik düşüncesi o kadar da korkutucu ya da kısıtlayıcı bir şeymiş gibi gelmiyor gözüme, büyüdüm galiba

beklentine bağlı. bence evlilik insanın elini kolunu bağlıyor biraz 30 civarı iyidir. şu an ki enerjik durumumu kaybetmek istemiyorum açıkçası. bu kafanın estiğini yapmakla ilgili içinde her şey var.

24.E

25, k
Evlenmeyi dusunuyorum ama korkuyorum. Korkunun nedeni ise askin bitmesi, aldatilmak,sorumluluk vb. seyler. Gerci evlenmesem de basima gelebilir ama evlenince ihtimal daha cokmus gibi geliyor.

27k

evlenmek istiyorum. bir sonraki ilişkim evlilikle nihayetlenir gibi geliyor.

evlilik fikrine eskiden beri pek sıcak değildim. evlenme arefesinde olan arkadaşlarımın hal ve hareketlerini gördükçe daha da uzaklaşıyorum. hayır yani böyle olmazsa başka türlü olur gibi bir fikrim de yok. sanırım bu gidişle hayatımı yalnız idame ettirmek zorunda kalıcam :/

27 e.

4 sene içinde evlenirim sanıyorum. -Yakın zamana kadar aklımda yoktu aslında- Genç yaşta çocuk sahibi olmak, peşinden koşmak, birlikte top oynamak, ip atlamak vs. vs. istiyorum.

Babamla iletişimimin en kuvvetli olduğu çağlarda babamı kaybettim, bu yüzden çocuğumla doyasıya bir baba-oğul ilişkisi yaşamak istiyorum.

23 - Erkek

24 k.
evet. çocuklarım olsun istiyorum, güzel bi ailem olsun istiyorum. ailemdeki örneklerden dolayı da yalnız yaşlanmaktan epey korkuyorum zaten. bi de ben hep yanımda insan isterim ya. yalnız kalınca (ilişki anlamında değil) mallaşıyorum ben, hiçbir şey yapamıyorum. küçükken falan hep 24 yaşımda evlenirim diye düşünüyodum, şimdi 30a kadar evlensem de sağlıklı yaşlarda çocuk yapabilsem diye düşünüyorum. pratikte işler hiç planladığım gibi gitmedi malesef. kısmet.

26/E.

Düşünüyorum. Çocuğum olsun, hatta kız çocuğu, peşinde pervane olayım, güzel bir eşim olsun falan diye düşünüyorum. Ama sadece düşünüyorum. Çünkü aday adayı bile yok görünürde. Demin bir kınadan geldim, amk herkes darısı başına diyor. Bir bilseler, ben kan ağlıyorum yalnızlıktan... :p

Öyle evlilik karşıtlığım ya da evlilikten über beklentilerim yok aslında... İlişkilere dair hiç bir hissim de kalmadı lan benim. Sadece boşluk. Hep yalnızlıktan. Böhühüh.

24-e
önümüzdeki iki-üç sene evlenmem çok zora yakın. çünkü hayatımın komple değişme ihtimali var, 2-3 sene daha oturmaya yeni başlayabilir düzenim. şu yaşımda evlenirim ya diye bir tahminim yok ama şekillenecek olan hayatıma göre bu 27 de olabilir 31-32 civarı da.

27 e

evlenmeyi düşünüyorum. sanırım mutlu bir evlilik de benim için hayattaki accomplishmentslardan biri. ona da tick atmak istiyorum.

23 e

aslinda kafamda belli basil kriterler var onlar saglansa evlenirim...anahtar kilit iliskisi olsun istiyorum evliligim..mesela ben araba kullanamiyorum esim kesin kullanmali...ben ing biliyorum esim farkli bir dil bilsin istiyorum...bunun gibi seyler icin evliligi istiyorum..

bir de erken yasta baba olursam cocuklarimin arkadasi olabilirim dusuncesiyle evlenmek isterim. 35 ysinda baba olsam cocugum 20 yasinda olsa 55 olucam:(

23, K. Evlenmeyi -maalesef- dusunuyorum. Maalesef diyorum cunku buyuk ihtimalle sevdigim adamla baska turku ozgurce yasayamicagim icin mecburen evlenicem sonunda.

Evlilik ozellikle turk toplumunda cok sancili hem hazirlik sureci, hem sonrasi. Ailelerin bu kadar mudahil olmasi, evli olmanin iliskiye bi anda bir suru ekstra beklenti, sorumluluk, kisit getirmesi, formaliteler, kisaca nerdeyse evlilikle ilgili her sey asiri korkunc. Evlenmeden sevdigim adamla istedigim her seyi yapabiliyo olsaydim (tatile gitmek, birlikte kalabilmek veya yasayabilmek vs) heralde evlenmezdim cunku cocuk yapmayi dusunmuyorum.
Turk erkeklerinin evlilikten bu kadar kacarken kizlarin evlenmeye can atmasi da toplumdan kaynaklaniyo yine, biri icin evlilik sonsuz gokyuzunden gelip kucuk bi kafese girmek gibi, digeri icinse oldugu kafesten biraz daha buyuk bi kafese gecis :)

Bu ulkede kizlar da bekar hayatini erkekler kadar rahat ve ozur yasayabilseydi evlilik meraklisi kiz zor bulunuru bence, ki verilen cevaplarda da o sekilde yasayanlarin o zihniyette oldugu acikca goruluyo zaten.

Evlilik düşünmüyorum tüm o süreç öldürücü geliyor, en fazla birlikte yaşayabilirim her iki tarafın ayrı ayrı evi olması ve genelde bir evin beraber kullanılması şartıyla. Yalnızlık korkunç bir şey çünkü alışıyorsun ve afyonun oluyor muhtemelen o yüzden böyle düşünüyorum, 27f.

evet. hem de birsürü çocuğum olsun istiyorum.

23, e.

düşünüyorum, şu anki sevgilim evlilik ve çocuk için baya hevesli. ama ben muhtemelen 1 sene falan oyalarım. kafama anca yatar. ailemin ve toplumun bana 'evli kadın' gözüyle bakacak olması beni bunaltıyor. evli kadın ne aga?

22,5/K

cık.

24e. ev yok evlek yok, hazirda para yok nereye evleniyon haci?

abi duvarlar konuşmamaya başladı vallahi. evlenmek şart. şart oğlu şart. sıkıntıdan yalnızlıktan ekşi chat'e sarmaya başladım daha nolsun yani?

26e

cupcup.com

eczaneler tartar

(bkz: eczane)

sokakta bir lira atıp tartıldığınız "alet"ler var. neyse işte adları artık...

bence direkt "kaynak market" olma olasılığı çok yüksek.

vallahi ingilizce kaynaklarda bile tanımını bulamadım , olmadı ben de öyle yazıp geçeceğim..

marketten kasıt piyasa olsa gerek, nerde geçiyor ki?

answers.yahoo.com işinize yarayabilir

"Kaynak pazar"dır diye düşünüyorum. Ekonomici bir arkadaşa sorduktan sonra haber veririm.

Hammadde piyasalari/pazarlari

Kot kumasini bizden alip bize kot pantolon satiyorlar dedigimiz durumda biz source market olmus oluyoruz, boyle hammadde.

şalteri kapattıktan sonra bişey olmaz ki. yalnız emin ol bütün şalterleri kapattığından.
kontrol kalemiyle de kontrol et.

penseyle kenarından tutup döndürerek çıkar.

apartman girişinden şarteli kapat penseyle çıkart, apartman girişinden kapat elektriği garanti olsun.

bütün şalterleri indir. ölmezsin ama bıçak falan gibi şeylerle uğraşmak sakat değil mi abi o durumda? (kafan yukarı bakarken falan)

tavsiyem: duyun tavan bağlantısındaki plastik fincan gibi şeyi aşağı indir. oradaki kablo bağlantılarını çözüp duyu çıkar öyle dene. sonra geri takarsın.

ölürsün.. bizim bir rahmetli vardı o da bütün şalterleri kapatmıştı ama şeytan doldurmuş.. :( sevmediğin bir arkadaşını çağır ona yaptır.. önlemini al..

1. şalterleri indir. aynı odadaki bir prizden elektrik olup olmadığını kontrol kalemi ile kontrol et.
2. o duyu tavandaki asma çengelden kurtarıp telini bağlantı yerinden sök. (bu işlemi yapmamızın sebebi bize 3 ve daha sonraki işlemlerde konfor ve güvenlik sağlaması. yok hacı ben böyle de yaparım dersen bu işlemi atlayabilirsin.)
3. bir kargaburun yardımı ile metal kısmı duydan çıkart.
4. duya yeni ampulu takıp, yerine tak.
5. şalteri aç.

o duy artık çalışmaz. elektrikçi çağırmıştım adam değiştirmeden taktı yeni ampul birkaç saat sonra o da gitti. duyu değiştirin garanti olsun.

arkadaşlar haklı, duyu komple söküp kalan işlemi yerde yapman daha kolay ve tehlikesiz.

hatta duy patates bir şey ise, yani basit ucuz sıradan bir ampül duyu ise 2 tl'ye yenisini al.

ha yok avize duyu ise o zaman kablolarını sök ve yerde çalış, sonra geri takarsın.

aynısı geçen gün oldu kontrol kalemli tornavidayla uğraştım biraz, olmadı elektrikçi çağırdım, 20 liraya komple değiştirdi duyu falan.

ikinci el'e sat. olmadı birazdan belki sana bir öğrenci ben almak istiyorum diye yazar. şehir belirtmende fayda var.

Üniversiteler için dönemin sonuna yaklaşıyoruz ve yurttan çıkacak birçok öğrenci ev ve doğal olarak eşya arayışına girecektir.

Uygun bir ücret karşılığı duyuru aracılığıyla satabilirsiniz bu eşyaları ve her iki tarafın da gönlü olur böylece :)

www.facebook.com okulların alım-satım sayfalarına girip şansınızı deneyebilirsiniz

Efes-Selçuk-Şirince üçlemesi güzel olur. Ha illa Çeşme diyorsa, Çeşme'ye götürüyormuş gibi yapıp Alaçatı'ya götürün.

hangisine gidilmeli bilmiyorum ama hava kötü cidden o yüzden şirince, efesi unutun derim. geçen hafta balık gibi olup döndük çünkü.

ayvalık ve çeşmeyi de geçiniz yapılacak bir şey yok gördüğüm kadarıyla. 5-6-7. seçenekleri bilemiyorum. kuşadası diyeceğim :p

Seçenekler bu kadarsa Eski foça derim.
Ek olarak
8.Sığacık. Pazar günü çok orjinal bir pazarı var, sabahtan akşama açık, teyzeler evlerinin önünde tezgah açıp yaptığı şeyleri satıyor , oturup yiyecek yerler de var, marinası, limanı var.

sulu patates ya da patatesli havuçlu bezelye ya da nohut yemeği yanına pilav yanına cacık yapabilirsiniz. baya sağlıklı doyurucu ve ucuz olur bu menü.

bu dediğim yemekleri yapmak oldukça pratik. ben de öğrenciyim normalde hep ekmek arası, hazır yemekler, sipariş yemekleri falan yiyorum arada bunlardan yapıp yiyorum sindirim sistemim düzeliyor valla.

Fırında patatesli tavuk çok pratik ve ekonomik olabiliyor fırın varsa tabi.

Ispanak da pazarda ucuz baya becerebilirseniz deneyin ben beceremiyorum.

en ucuz peynırlerden veya lor peynırı ıle yumurtayı karıştırın pişirin. hem kolay hem besleyici hem ucuz.

soğanlı yumurta. azcık 100 gr falan kıyma eklerseniz güzel olur.

sulu yemeklerden patates en kolayı.

sebze alın ucuz hem, şinitzelin yanında sağlıklı bir şeyler de olsun.

karnabahar, kabak, havuç alıp doğrayıp atın su dolu bir tencereye on beş dakikaya hafif haşlanır. üzerine limon sıkıp baharatla yiyebilirsiniz. bol bol yeşillik domates vs. salatalık malzemeler alın doyurun karnınzı.

evet patates zam rekoru kırdı, artık öyle ucuz değil.

marketlerden konserve bezelye alıp, içine biraz havuç falan ekleyip yemek yapabilirsiniz, yanına da pilav.

Patates alacağımız parayla tavuk alabiliyoruz,çok daha ucuza geliyor. En ucuz patatesi 3 liraya buluyoruz soyarken verdiği fireyle birlikte geliyor zaten tavuk parasına. Bütün öneriler için teşekkürler hepsini inceliyorum tek tek. Önerileri bekliyorum.

Biz her hafta pazara gidiyoruz. Zaten iki kişiyiz. Kabak patlıcan falan ucuzladı bu aralar. Yarımşar kilo alsan bile yeter 2 liraya bi öğün yemek çıkar yanına ekmek alın 1 lira da o gayet rahat doyarsınız. Pirinç pilavı yerine bulgur tercih edin daha sağlıklı. Onu da meyhane pilavı tarzı sebzeli yapın. Yarım patlıcan 2 yeşil biber koydun mu tamamdır. Bir de arpa şehriyeli çorba olabilir. Bi paket şehriye ile 10-15 kere çorba yapabilirsin.

patatesin kilosu bu yıl bir dönem 3-4 liraya kadar çıkınca artık ekonomik tariflere patatesli tarifler yazmanın zamanı yavaş yavaş geçecek gibi:))

tavuk alıp tavuk sote yapabilirsiniz. fırınız varsa fırın poşetiyle yapın çok daha pratik olur. yoksa tavada tavuk sote. şimdi tarifi vermeme gerek yok, internette zaten bir sürü var.

şimdi hocam sebze yemekleri ucuz olmaya ucuzdur ama pratik midir derseniz ne yalan söyliyim değil yani. örneğin ıspanak yıkaması zordur. fasülye desen ayıklayacaksın pişireceksin.
yaz türlüsü
taze fasülye
ıspanak
karnabahar yemeği

mesela bunlar zor değil. biraz zaman ayırabilirim diyorsanız portakalagaci sitesinden bakıp bakıp yapabilirsiniz.


püf noktası. uydurma yemek yapmak:
elinizde bazı malzemeler var ve açsınız bu malzemelerden de ne yemek olur bilmiyorsunuz. soğanı kavurun. soğan kavrulduktan sonra salça ekleyin. bir iki döndürdükten sonra elinizdeki malzemeleri doğrayıp tencereye atın. duruma göre biraz su ekleyebilirsiniz. biraz tok gözüksün diye içine bulgur veya pirinç atabilirsiniz. afiyet olsun :)

tavuk burger salamları var süpermarketlerde, sekizli falan satılıyor. 3,5 lira falan olması lazım fıyatları onların. ondan alıyonuz. iki tane domates alıyonuz. çiçek ekmek denen bi ekmek türü var, bir de ondan şeyapın. lan çok ucuz oldu derseniz bir de marul alırsınız. ahan da size fakir hamburgeri. 6-7 liraya üçünüz de doyarsınız.

dilimli ekmek alın ya da normal ekmeği dilimleyin, tavada ısıtın, yağ varsa çok az yağda kızartın. üzerine tereyağ sürün, kekik,tuz, kimyondan oluşan baharatı karıştırıp üzerine serpin. domates ve çayla çok hoş oluyor bu.

ya bir de çorba bir iki çorba haricinde aslında kolay bir yemek. hazır çorba içeceğinize kolay olan çorbalar:

tarhana çorbası
yoğurt çorbası
şehriye çorbası

borcam

ehehehehehe

ne kasıyorsun gir ikea ya zaten çıkışa kadar baya yürütüyorlar. yolda bi şey beğenir alır çıkarsın. dekorasyon değil de işlevsel bir şey al. masa lambası bardak vs.

Borcam diyen icin kuregim hazir diye not dusmeyi unutmusum, buraya ekliyorum.

ama borcam çok kullanışlı :) valla kullanışlı bak :D
ikili fincan takımları var... cafcaflı ondan alabilirsin..

mudo'da cok sIk tepsiler vardi, evlerinde varsa da fazlasi zarar etmez turunden bir esya. guzelinden alirsan 20-30 lira ederinde falan oluyor.

ya da mudo'ya gitmisken tuzluktur, vazodur, kucuk ama orjinal bir aksesuar seciverin bence. evin temasina uymasa da illa ki koyacak bir kose bulur.

ben geçen bi arkadaşın evine giderken bunlardan aldım ikeadan, içine de aynı boyutlarda mum. 50 liraya halloldu hepsi.

1.bp.blogspot.com

klasik olarak yeni evine gittiğim kişilere şarap kadehi alırım. daha sevinmeyen çıkmadı nedense.

Bize dart hediye etmişlerdi. Delik deşik bir duvarla da sonuçlansa eğlendirdi bizi çok.
Evli bir arkadaşa giderken de İstanbul resimli kahve fincanlarından almıştık. Evin her tarafından İstanbul bir şeyleri fışkırıyordu zaten, o yüzden çok sevmişlerdi.
İkea ya da Paşabahçe tarzı yerlerde Borcam dışı birçok güzel şey var. Erkek arkadaşınız tanıyorsa az çok ne sevdiklerini bilirler. Bir de değişim kartı alırsınız, beğenmezlerse değiştirirler.

Çiçek alacaksan saksı çiçeği al ancak bence pasabahcede falan olan hem sık hem de çok güzel pasta altına koymak için olan şey her ne işe ondan vardı ben aldım sen de alabilirsin, hem renkli hem kullanışlı madem pasta siparisi falan da alıyor, illa ki evinde pasta olan ve sunan bir insandır :)

madem evde pasta vs. bulunur, şöyle bir şey olabilir www.englishhome.com.tr bunun direkt kek pasta boyutu vardı mağazada bakın isterseniz.

www.englishhome.com.tr
www.englishhome.com.tr

edit: buldum şunun gibiydi ama daha güzeldi. www.englishhome.com.tr

ya da www.madamecoco.com

*pasta ya da cupcake standı: www.bywonderland.com

*zaytung storedan değişik bir şeyler: store.zaytung.com


ayrıca güzel bir şişe şarap her durumda iyi bir hediyedir bence. saatten bağımsız.

Bardak-tabak alma da bu kadeh de olsa aman... Her arkadaşım şikayet eder bu durumdan.
Ama Paşabahçe'de çok güzel değişik sürahiler var, tepesinde de bardağı olan. onlardan olabilir. ekmeklik olabilir(masaya koymak için olanlardan)
El havlusu bana her zaman çok mantıklı ve kullanışlı gelmiştir. Zara ve mudo home'da çok güzelleri var rengarenk.

ama ne alırsan yanında mutlaka bir şişe şarap da götür ve değişim kartı al

güzel bi ev yapımı likör ve likör kadehleri, herkesin şarap kadehi olup ama likör kadehi pek akla gelmez. evinde olmaması muhtemel.

Bi paket tuz ve şeker,

Evinde ağzının tadı ve tuzuyla otur diye.

aynı bokun yeşili bence. ben dota'cıyım. pek bir fark görmüyorum.

işte genelde üniversite öğrencisi. zamanı bol olan. hala ne zevk aldıklarını anlamadığım bir oyunla zaman öldürüyorlar. ben sevemedim bir tek. bu kadar.

Onu kastetmedim aslında. Nasıl insanlar bunlar? Hayatta ne yaparlar vb

Ben calisiyorum. Makina muhendisi bir firmadayim, 280000 metrekare bir hastane isi var elimizde, onu yapiyoruz.

DotA oynayan kiza nikah basilir, LoL oynayan kizla anca seks yapilir

Evet, başka neler yapıyorsunuz diye merak ediyorum aslında. bii kaç arkadaşımın hayatı karardı bu tarz oyunlar yüzünden. Merak ediyorum sadece.

büyüyecek çocuk olarak görüyorum. eğleniyorlarsa ve geleceklerini olumsuz yönde etkilemiyorsa bırakınız yapsınlar.

dönem dönem böyle mmo'lar çıkar genç kesimin aşırı ilgisine maruz kalan. kayan hayatlar, bırakılan okullar falan, ekstrem durumlar görülebiliyo yani. normal aslında. 10-12 yıl önce bu aylarda ultima online oynayarak deliriyodu millet. sonra knight online, silkroad falan geldi. normal yani ne düşüneyim. "oyun oynayan orospudur" mu diycez.

arkadaşlar kızmayın ya :d merak ettim sordum, kötü bi niyetim yok

20 yasında bı arkadas var adamın en buyuk eglencesı bu. asırı keyıf aldıgını soyluyor zamanında eve kapanıp gunlerce cıkmadan oynamıslıgı var.

lol'ün türkiye yaş ortalaması 9-10 yaş. dota 2'nin de öyle olabilir. dota'nın warcraft içinden oynanan hali çok güzeldi. ilk çıktığı zamanlarda güzeldi. sonra oraya da saf-salak tipler doldu.

yas 32, su anda diablo oynuyorum.
yas 12 iken atari salonunda street fighter oynuyordum :)
bugun saat 6-9 arasi "amazing spider man"i izledim imax istinyede.
birazdan da fairy tail izleyecem.
uyumadan once de 30-40 sayfa "elminster: bir buyucu yaratmak" okuyacagim.

sevgiler.

okula gidiyorum mesela ben, sınavlara falan çalışırken bırakıyorum oyunu hmm dışarı mışarı çıkıp sosyalleşiyorum da. beş-altı kişi aynı evde toplanıp sohbet muhabbet eşliğinde birbirimizi kesiyoruz güzel oluyo.

ikisi de çok büyük oyuncu kitlesine sahip oyunlar ve bu kişileri hiçbir şekilde genelleyemeyiz diye düşünüyorum bir dota hastası olarak. millet oynuyor, ben oynamayıp profesyonel maçları izliyorum.

içimizde benim gibi hayatsız elemanlar da var, iş güç sahibi adamlar da var. alt tarafı oyun bu amk. kimisi için hayatındaki en önemli uğraştır, kimisi için stres atma aracıdır. oynadığı oyun üzerinden insanlara sallamak kadar aptalca, ezikçe bir şey görmedim hayatımda.

sektör olacak kadar büyüdü bunlar, milyon dolarlık şeyler haline geldi. bilmek zorunda değilsiniz tabii ki ama bilmeden sallamayın en azından mal gibi.

(genel konuşuyorum, duyuru sahibine ya da herhangi birisine tepki değil bu, genel bi şey)

@pescador
bence mal sensin
bunu buraya yazmak ezikçe :@

@hjarteblod, sus lan ultimacı şerefsiz, balıkçı ezik

on liraya gidip kahvaltılık alışveriş yapın madem, yumurtaydı peynirdi...

çalıştığım yer şehir dışında malesef. bakkal bile yok. bir tek ikisi var. bir de yemek sepeti var tabi.

dominostan normal hamur pizza al çok doymak istiyorsan. Poğaça bildiğin hamur topu pizzada en azından farklı malzemeler var.

pizza tabi ki, poğaça neymiş.

zayıflık=sağlık diye bir denklem yok.

Pizza da poğaça da çok sağlıksız şeyler. Kilo probleminiz olmaması bu yiyeceklerin size zarar vermediği anlamında gelmez.

pizzanın içindeki sosisin salamın "besleyici" olduğunu düşünmüyorum zira onlar "et" değil.
sıcak poğaça+çay. mis.

@godsparticle biliyorum. sadece poğaça kilo yapar yerine pizza ye denmesin diye söylemiştim. eldeki imkan belli vucudumun tolere edebileceği miktar belli..

Siz istediğinizi yiyin o kısma takılmıyorum ama "vücudunuzun tolere edebileceği miktar" dediğiniz şey kilo. Ben size farklı bir şey anlatmaya çalışıyorum. Sadece uyarmak istedim. Kilo yapmıyor o zaman bence sağlıklı mantığı yanlış. Besleyici falan yazdınız diye böyle bir şey yazma ihtiyacı duydum. Yoksa her insan yediği sağlıksız şeylerden elbette kendi sorumludur ben sadece uyarmak istedim gerisi size kalmış.

@godsparticle : aa yok yanlış bi uslup kullandım sanırım özür dilerim. tam olarak benim istediğim, sorduğum soruya cevap verdiniz aslında. sadece insanlar yanlış noktaya takılmasın diye yazmıştım onu.

atıyorum mercimek kilo yapar ama sağlıklıdır. Pepsi zero kilo yapmaz belki ama sağlıksızdır..

yani derdim hangisinin mercimek yemeği olduğunu bulmaktı.

tabi aradaki fark mercimek ve kola kadar uçurum olmadığından dolayı danıştım. pizza sevmiyorum ama kahvaltı tüketim malzemelerinden oluşuyor: peynir zeytin ekmek..

poğaça: emin değilim ama yumuta ve sütten yapılıyordu..
her ikisinde de un kullanılıyor.. yani sağlıksızlıkları birbirine yakın.. sağlıklı kısımları?

İçinde kullanılan yağın ne yağı olmadığınız şeylerin hepsi zararlı olabilir. Kaldı ki bu poğaça ve pizza'da kullanılan yağlar ucuz olsun diye üretilmiş hakkaten çok sağlıksız yağlar. Pizza'da besleyici dediğiniz şeyler sucuk, sosis, salam vb etler, zeytin ve peynir olabilir.

Geçen saçma sapan bir kanalda gıda belgeseli izlemiştim. Bu büyük gıda üreticileri (pizza vs.) ucuz olsun diye sosislerini, salamlarını, peynirlerini bizim markette reyonlarda gördüğümüz tarzdaki salam, sosis vs.'den seçmiyor. Zaten öyle olsa orta boy pizzaya 35 -40 tl vememiz gerekir.

Bu adamların kullandığı sosis, salam, sucuk gibi malzemeler daha önce iade edilmiş etlerin, hayvanların bilimum saçma sapan organlarının karışımından oluşuyor. Dolayısıyla et diye yediğiniz şeyin ne olduğunu aslında bilemeyiz. Belki hayvanın tırnaklarını bile olabilir bir miktar o ette.

Peynirde de aynı hile var. DOlayısıyla bu tarz besinlerin tüketilmesi sırf kilo açısından değil başka sebeplerle de zararlı. İçinde un olması her ikisini de diyabet vb. hastalıklar için tehlikeli yapıyor ayrıca.

Bana soracak olursanız eğer seçme şansınız varsa (belki de illa ikisinden birini yemek zorundasınızdır) bu ikisini de seçmeyin.

Ha ben illa bu iksinden birini yemek zorundayım diyorsanız, mantık olarak malzemesi az olanı seçin. Böylelikle zararlı madde alınımını azaltmış olursunuz. Pizza alacaksanız sadece domates soslu gibi olanlardan almaya çalışın. Ya da mümkün olduğunca sade poğaça. İkisinin de zararlı olduğunu bilmeniz lazım ama. Önemli olan nokta bu.

çiçek sepeti'nden memnunum, bugüne kadarki hiçbir siparişim sekmedi ama 50 lirayı geçmeyen çiçeği zor bulursun.. sıradan çiçekçilerde, en basit aranjmanlar bile 40-50 liradan başlar.. =)

bu arada anneler günü dediğimiz şey senede bir defa olan bir şey.. en azından bir defaya mahsus paraya kıy da şöyle bi saksı çiçeği al. kalıcı da olur hem: www.ciceksepeti.com

3 buyuk sehirden birisi degilse, yerel cicekcilerin sitelerine bak googledan. arayadabilirsin, gondermeden once cicegin resmini cekip yollayabiliyorlar falan. hem daha hesapli olacaktir,

www.ciceksepeti.com

iltihap olayını çok takmamak lazım. başlarda kremlerle vs. iyi ve temiz bakılırsa muhtemelen sıkıntı olmaz. gerçi ikisi de yok bende ama gözlemlerim bu şekilde.

kaş pirsingi tişörtlere takılıyormuş. kaşını yırtan insanlar var. kimseden başka bir şikayet duymadım.

burun pirsingini eğer tabancayla yaptırırsan kıkırdak çok büyük bir olasılıkla kırılıyor. bu da başa bela tabi. iyileşmiyor ve sürekli bir acıdan söz ediyorlar. pirsing iğnesiyle deldirenler de başlarda acıdan söz etseler de geçiyormuş. bir de sanırım o delik bir süre sonra geçmemeye başlıyor. sen çıkartınca delik kapansa da izi kalıyormuş. ha bir de normalde kulaktaki küpeyi filan hissetmiyoruz ya kısa süre sonra. sanki hep ordaymış gibi hiç rahatsız etmiyor ya işte o burunda olmuyormuş. çok rahatsız olanlar var bu konuda.

kikirdak degil de hizma tarzinda dusundum. burun deliklerinin disina

burnunu kesinlikle tabancayla deldirme çok sağlıksız oluyor. benim hiç iltihaplanmadı ki bence çok zor zaten. kremleyip temiz tutacaksın hiçbir şey olmaz. düz olanlardan değil de kıvrımlı hızmalardan al düşmesin tekrar takması ilk günler işkence oluyor.
kaşta da öyle benim burnumdan daha çabuk iyileşmişti kaşım. hatta daha az acımıştı deldirirken. üstünü değiştirirken falan takmamaya çalış, temiz tut bakımını yap iyileşiyor zaten hemen.
titanyum olsun bir de mutlaka.

yaptır kardeşim temiz baktıktan sonra cildin de hassas değilse bir şey olmaz. temiz malzeme kullanılsın yeter ki.

benim burnumda hızma var yaklaşık 1 yıldır. yaz dönemi takmadım kapandı, bi kaç ay önce tekrar deldirdim, hatta ikisi de küpe tabancasıyla ve hemen hemen aynı yerden. ne bi ağrı ne bi iz ne de başka bi sorun oldu. kıkırdaklık bi durum yok yani. küçük ince gümüş bi halka takıyorum ben. arada şiştiği iltihap topladığı falan oldu ama merhemle falan geçiyo, şuan hiç bi sorunum yok. atlas't deldirmiştim ikisini de.

ben ince bi halka taktığım için çok minicik bi delik var, ama en fazla 2-3 ayda kapanıyor yani. ayrıca o hissetme olayına gelecek olursak ben şuan hissetmiyorum , öyle oynayınca çekince falan da pek bi acı vs. hissetmiyorum.

her insanın fizyolojisi elbette farklı ama bende durum bu. daha büyük bişey takarsan elbette deliği ağırlığı falan birazcık daha fazla olur.

aha buldum benimkini.

statik.gumus34.com

ki bi er kişi olarak daha büyüğü hoş durmuyo bence.

kaşımda vardı benim de, unuttum iki günde kapandı gitti.

duş alırken, yüzümü yıkarken vs. ellerim artık otomatik olarak kaş kısmımda kavis çiziyordu bir süre sonra. alışmaya çalışırken dokunduğumda ya da tişört takıldığında, saçım takıldığında vs. içim böyle hop ediyordu, iğrenç bir histi en azından benim için tahtaya tırnak sürtmek gibi bir şeydi. eheh

iltihap falan olmadı ama kapandığında hafif bir şişlik vardı tekrar delmemişlerdi sonradan olmuştu yani. terramycin ve okyanus suyu kullanıyordum hatta bir ay kadar kremi kullandım tuzlu suyu sürekli olarak kullandım bir şeycik olmadı.

Atlas'ta deldirdim kaşımı sadece teramcyn kullandım. Hiç bir sorun yaşamadım. Ne şişlik ne acı ne ağrı. Kapandı şimdi iz kalmadı.
Burnunu deldiren arkadaşlarım canlarının çok yandığından söz ettiler

kaşımı deldirdiğimde hiçbir sorun yaşamadım hatta yanlış hatırlamıyorsam hiçbir krem de kullanmadım. taa ki kendi salaklığımdan dolayı iltihap kapıp akıntı ve kaşıntı yapınca kapatmak zorunda kaldım :(
kilit noktalar: ilk bir ay kaşından çıkartmayacaksın, çıkarttığında yerine takacağın piercing temiz olmalı, cildinin hassas olma ihtimaline karşın bölgeyi ara ara temizleyip işi garantiye almalısın.
bende ne takılma (dar bir kazağı hızla çıkarttığımda çok hafif takılmalar oluyordu ama sonra alışıyorsun öyle yapmamaya), ne yırtılma ne de kaş düşmesi oldu. sadece dediğim gibi kendi salaklığım ve ihmalimden dolayı iltihap kaptı o da piercingi çıkartınca hemen geçti.

buruna gelince ben piercing iğnesiyle deldirmiştim. çok hafif bir acı oldu ki acı eşiğim yüksektir ( kaşta hiç acımadı, uyuşturdukları için ama dudağıma uyuşturmadan yaptırdığımda da nerdeyse hiç acımamıştı o ayrı ).
leadzeppelin'in dediği gibi düz değil kıvırımlı hızmalardan al ve bir ay boyunca burnundan çıkartma.
çıkarttıktan sonra gene de yanında biri olsun tekrar takabilmek için. ben bir ay dolmadan yanlışlıkla çıkartmıştım oynarken, eve yakın piercing stüdyosu da yoktu. babamdan istedim ama o da takamadı :( kapanıp gitmişti o da.

hiçbir piercingimde sonradan akıntı, ağrı sızı olmadı. tabi ilk hafta hafif sızlama olur ama hayatınızı etkileyecek bir ağrı olmaz. ilk hafta bakım ve temizliği sıkı tutarsanız sonra kolay kolay sorun yaşamazsınız.

he iltihap kapan tek piercingim boynuma (köprücük kemiği arası) yaptırdığımdı, belirteyim.

istanbul/avrupa yakasındaysan gittiğim yeri önerebilirim, tüm piercinglerimi orda yaptırdım hiçbir sıkıntı yaşamadım gayet temizler ve elleri hafif.

son olarak, kapanıp kapanmaması veya iz kalması tamamen bünyene bağlı. benim kaşımdaki tamamen kapandı ve çok hafif iz kaldı. ama vücudumun diğer yerlerine yaptırdığım hiçbir piercingin izi kalmadı. şuan bir tek dudağımda var onu da çıkartsam bir günde piercingi takamayacak kadar kapanır, birkaç ayda komple izi gider.
ama kaşına yaptıran başka bir arkadaşım aylarca takmasa da kaşındaki delik kapanmıyor, canı istediğinde çıkartıp aylar sonra tekrardan takabiliyor.
iki olası durumun da artıları kendince var bence :)

kaş piercing'inde bi kazağa, tşörte takılıyordu sürekli. bir de piercing'lerin uçları kaybolmaya çok meyilliydi, uyuz ediyordu. başka da bir sıkıntılı bir durum anımsamıyorum. vücudun bu tip yara, bere, delik vs. aşırı reaksiyon vermiyorsa ve kullanılan alet edevat da sterilse, sağlık açısından bir sorun olacağını düşünmüyorum.

Söylemem.

söylemem. herkesin hayatı kendine.

İstediği kadar yakın olsun arakdaşın, bu altına girmek istemeyeceğin bir yük bence. Sonra karambolde bir bakmışsın olay senin başına patlamış. Gerek yok.

Söylemem ama arkadaşımı sıkıştırırım olmadı iletişimi keserim.

eğer aldatılan yakın arkadaşım olsaydı söylerdim. net.
ama kadınla yakın değilsen ve erkeksen -muhtemelen öyle- söylemen doğru olmaz. sevgilin eşin falan yok mu? çok yakınsanız o söylesin. söylenmez de ama. inanmaz. sen kötü olursun.

bu yükle nereye kadar gidilir bilmem, o noktada aynıyız.
yakın arkadaşın uzun süredir aldatıyor, bide çoluklu çocukluysa ve aldatmaya devam edecek gibiyse bi daha düşünürüz.

dakika düşünmem isimsiz mail/mektupla söylerim. açık ve net.

hayata karışmak değil bu.

Kimsenin hayatina karisamazsin,karisma.yuk falan degil ne yuku olsun seni ilgilendirmez.muzevirlik iyi bir huy degildir.

söylemem. bilmiyormuş gibi yaparım, hatta kendimi de buna inandırır hayatıma devam ederim. sevgililik olsa tamam da, evlilik yıkılması zor bir kurum.

Söylemem, ancak kendisine net bir tavır alır, mesafe koyarım. Böyle şeyleri alışkanlık haline getirmiş, herkese sulanmaya meyilli bir tipse ve yakın çevremden birine bulaşırsa da biçimine sıçarım.

bir şekilde söylenmeli bence. kimse aldatılmayı, aptal yerine konulmayı hak etmez bir de evliyse daha beter.

"Too much information" diye bir şey var. Çok arkadaşlık bitirdi benim çevremde de. Çok hayatı alt üst etti. Sen de buna maruz kalmışsın. Çok fazla bilgi her zaman iyi değildir. Söylemezsen kendini o masum eşe yalan söylüyormuş gibi, söylersen de arkadaşına ihanet ediyormuşsun gibi hissedersin genelde.

Ben söylemem. Söylersem hem arkadaşlığımın hem de arkadaşımın ilişkisinin biteceğini bilirim.

Ama o arkadaşımı da kenara çeker, bu bir daha olursa ya da seni böyle bir ihtimalle şüphelendirirse hiç durmadan eşine durumu anlatacağımla ikaz ederim. Zaten yeterince yakın arkadaşınsa "Sana ne, benim hayatım." diyemez böyle bir durumda. Yok zaten ters giderse zaten çok yakının değildir. Söylenmesi ya da söylenmemesi seni pek ilgilendirmemiş olur. Bu durumda da kendi vicdanımı rahatlatmak adına gider söylerim.

kimsenin kimseyi aptal yerine koymaya hakkı yok. ayrılıp ne bok yiyorsa yiyebilir orası hiç kimseyi ilgilendirmez ucu birine dokunmadığı sürece. kesinlikle söylerim.

söylemem, karısı zaten bunu fark eder ama ayrılmayı göze almıyorsa fark etmemiş gibi yapar. genelde böyle durumlarda söyleyenden hınçlarını çıkartıyor iki tarafta.

soyleme gardas birak her sey kendi kendine hallolsun husseder en sonunda ogrenir kadin.

soyleme, kadin inanmaz hem adamla hem de kadinla kotu olursun. kadin inanirsa da iliskileri biter ve adamla kotu olursun. adami cek ''oglum akilli dur, soyletme bana kadina yazik ediyorsun'' de.

karın seni aldatıyor. bir dost. diye mesaj atardım.

bi kaç kere söylemeye çalışmıştım vaktinde. gelen tepki genelde ya sen yanlış anlamışssındır o öyle bişey yapmaz oluyor, ya da sen bizim ilişkimizi kıskanıyorsun.. kendi gözünle görmeyince kabullenmesi zor bir olay. dolayısıyla mutlu mesut ilişkisini sorgulamaktansa senin samimiyetini sorgular söylediğin kişi.
hiç katlanamıyorsan isimsiz girişimlerde bulun. ama buna da inanmama olasılığı yüksek. kimden nerden geldiği belli olmayan bir şey sonuçta ama en azından aklına bir kurt düşer.

Nasıl yaparım bilmiyorum ama söylemek gerek. Söylenmeyince adamın yalanının yanına bir de bilip de söylemeyenler onu aptal yerine koyuyormuş gibi geliyor. Zaten adam yalan söylemiş, üstüne bir de ben de gerçeği saklayarak yalan söylemiş varsayarım. Aynı şey benim başıma gelse, partner kadar bilip de söylemeyenlere de kızarım, onlarla da ilişkimi keserim. Düşünsene, biri seni aldatıyor, bunu millet biliyor ve bir tek sen ortalıkta aptal gibi geziniyorsun; üstüne de arkandan "Vah zavallı" diye acıyıp üzülüyorlar. Bu etik bir sorumluluk gibi, söylenmemesinin iki yüzlülük olduğunu ve "Aile yıkılmasın"ın aslında gerçekte olmayan bir aileyi bir araya tutmaya çalıştığını düşünüyorum ama nasıl söylenir bilmiyorum.

Yapan kurtulur da diyen kurtulmzmış derler


Elinde delil varsa mektupla yolla gitsin maile inanmayabilir. İsimsiz dememe gerek yok yada at kafadan bi isim.


Yekten gidip deme :)

ne çok işsiz varmış. elleşmeyin insanları, saçı tarayın iş arayın.

O degil de basligin milliyet.com.tr basligi gibi olmus :))

empati kur. aldatılan sen olsan öğrenmek istemez miydin? ben isterdim. zor durumda kalmak istemiyorsan daha uygun veya gizli bir şekilde haber et. ya da ortak arkadaşlardan fikir iste.

sen karışma, sen iyi ol yeter tarzı düşünceleri modern dünyanın bencilce yaklaşımları bence. korkma. sen kendinden ve dürüstlüğünden emin ol ve aynı durumda olsaydın neyi bilmek isterdin, onu cevapla yeter.

bu imgur.com

2 hariç bence hepsi güzel. ama en güzeli turuncu olan sonra 1 ve 3 geliyor.

1 yada 6

1-4.

yaş 20 üstü ise hiçbiri. fazla renkli saatler cafcaflı saatler. o bütçede bu tarza yakın casionun edificeları var, daha oturaklı duruyorlar.

@giderbey

hocam naptın ya 17 yaşındaki çocuğa mı takacan bu saatleri. yaş 25.

mavi olanlar güzel. 3 numara bi adım daha önde sanki.

3

5

edit: doğruyu söylemek gerekirse aslında hiçbirini beğenmedim.

fiyatlara baktım da ucuz da değilmiş. bence biraz daha bakın. daha pahalı da alabilecek gibiyseniz kendi unisex model saatimi tavsiye edebilirim: www.triwaturkey.com

4 güzel değil.
bir ve iki iyi gibi. ama dört değil. beşi de pek beğenmedim.

1-2-4 ama 4 daha iyi

illa ki bunlardan biri olacaksa 6. yoksa @giderbey ile ayni fikirdeyim.

hocam zevk meselesi ama yaş 25'se iş ortamına falan hiç gitmez bence bunlar. günlük hayatta bile sürekli eşofman falan takılmıyorsanız zor yani.

bütçenize göre seiko'ya calvin klein'a yada casio'lara falan yönelin derim.

1

Instagram kullanmıyorum, son derece gereksiz bir uygulama olarak görüyorum ama kullansaydım koyardım. Zaten fotoğraf paylaşma platformunun amacı başka ne olabilir ki? Yemek fotoğrafı koymaktan çok daha iyidir, koyun.

ben genelde vücudumun, yediğim yemeklerin, çekimlerin resmini ekliyorum. ha şu anda ancak dağ resmi koyarım ama olsun onlarda duruyor

nişanlansam nikah fotoğrafımı tabi ki koyardım

edit: taytlı resimler koyuyorum +1

edit: hayvan gibi vücudum var ve aşçıyım. tabi ki yemek ve vücudumu koyacağım başka napayım, ne küfür ediyosunuz olm

taytlı fotoğraflarımı koyuyorum.

instagramım yok.

Uzun zaman boyunca neymis burasi diye actigim profil bos bos durdu, yaklasik birkac ay evel kullanmaya basladim. Gozume takilip da cektigim seylerden kafama gore paylasiyorum ki o da nadir.. selfie yok, arkadas markadasla orda burda fotografi yok, oyle kendimi eglendiriyorum.

Dugun dernek, kutlama, gezi su bu gibi fotograflari facebooka da zaten koymam. Gerekli kisiler ile bulut uzerinden paylasirim. Vs vs..

popomu paylaşıyorum burada; instagram.com

gördüğüm ilginç şeylerin -bana göre ilginç tabi- fotoğraflarını koyuyorum, bazen saçma salak selfielerimi de koyuyorum -ne bileyim böyle kafamda tuhaf bir şapka varsa, aptal bir surat ifadem varsa falan :D - maksadım eğlenmek ki öyle çok fotoğrafım da yok zaten. instagram bir nevi blog gibi, yani tumblr genelde fotoğraf-görsel üzerinden giden bir bloglar oluşumudur ya, instagram'da daha çabuk paylaşım yapabiliyorsun işte, gibi gibi.. ha gerçi ben blog olayını pek sevmem ama olsun, eğleniyoruz işte çoluk çocuk :D

Herkese açık degil profilim yemek ve vucudum hariç ne istersem paylaşıyorum

kedimin fotoğraflarını, minik obje fotoğraflarını, sonra gördüğüm komik ve ironik şeyleri bir kaç tane de kendi fotoğrafım var

armagan, popon paylaşılmayı hakediyor kesinlikle.

pasp, işte o eğlencenin arasında özel günlerin fotoğrafları olsa mı ki?

Ben genelde belgesel.

ben birinin nikah fotosunu görsem yadırgamam, koy derim. ben selfiieeeeee lerimi ve partilerden falan foto koyuyorum genelde

Coktan aza dogru siraliyorum selfie > ojeli eller > doga manzaralari > yemek

Kedi ve köpek fotoğrafları paylaşıp fabl yapıyorum. Kendi resimlerim ve arada aldığım değişik eşyalar, bazen siyasi içerikli resimler paylaşıyorum.

oldukça eğlenceli şeyler paylaşıyormuşsunuz, herkese açıksa cevaplara ekleyin isteyen takip etsin :)

ben de üzerine çok düşünmeden o an ne istiyorsam paylaşmaya karar verdim. :)

aa kusura bakma yaa ben sadece ilk cümleyi aldım :D yani devamını da okudum da evlenmediğim için kaale almadım demek ki ^_^ ya, birilerine zararı olmadığı sürece, isteyen istediğini eklesin, taraftarıyım ben. bıktım çünkü insanların -ve kendimin de- otu boku yargılamasından -hatta bu bile bir yargı, düşün- isteyen yemek eklesin, isteyen ayakkabı eklesin, isteyen selfie eklesin, isteyen poposunu eklesin, özgür bir ortam sonuçta. isteyen de bunları ekleyenlere laf etsin, ama insanlar birbirine kırılıp, üzülmesin. (ben niye bu aralar böyle duygusal ve buda stayla'yım bilmiyorum ama neyse :D regl dönemi falan yaklaşıyor sanırım asdlkadşksad) buraya eklemem ama instagram'ımı, tanımadığım kişileri eklemiyorum ben, biraz paranoyağım da kusura bakmayın :( yani sizlerle ilgili değili eminim iyi insanlarsınızdır ama kötü insan da çok var net ortamında, gerek yok. yoksa eklerdim yani, çok salak fotolarım var da, bakardınız siz de :D

güzel olduğunu düşündüğüm şeyleri yüklüyorum, kendi yaptığım bir pastayı mesela :p çiçek, böcek, doğa, gezip gördüğüm yerler vs. mesela şu; instagram.com asdfjgkhl

paps, çok ince ve zarifsin.

iste o kavunici balik, çok sevimli şeyler var takip ettim :)

Ben eskiden deviantart kullanırdım, sonnra flickr kullandım, şimdi de instagram kullanıyorum. Fotoğraf galerisi olarak kullanıyorum yani. Bazen kendi fotoğraflarımı ve sevdiklerimin fotoğraflarını da çeker koyarım. Hayatımdaki özel günlere ait, yani doğumgünü nişan gibi zamanların fotoğraflarını da koyarım. Yaptığı/yediği yemeği koyandan da rahatsızlık duymuyorum fotoğraf estetik ya da yemek ilginç olduğu sürece ama tutup da porsiyon döner fotoğrafı koymanın manası bence yok. En çok kedilerimin fotoğrafları var galerimde. En çok onların fotoğrafını çekmeyi seviyorum. Fotoğrafa merakı olan herkes için bence çok güzel bir uygulama. Çok iyi fotoğrafçılar var. Çoğunu takip ediyorum. En çok da huzurlu yerlerde, doğayla iç içe yaşayanları takip etmek güzel oluyor. Bazen yaptığım çizimleri de koyuyorum. Takip ettiğim ünlü hesapları da var. Bruce Springsteen'i, Beyonce'yi, Lupita Nyongo'yu takip ediyorum. Ayrıca kedi, köpek, aile/çocuk hesaplarını da takip ediyorum fotoğraf ve videolar yaratıcı ve etkileyici ise.

İsteyen takip edebilir, herkese açık: instagram.com

genellikle selfie paylaşıyorum bkz instagram.com

kedi, kalem, oyuncak, esigara, ıvırzıvır ilginç gördüğüm şeyler, arada arkadaşlarla selfie öyle şeyler.

nikahımdan foto koyardım ama ne yalan söyleyeyim.

yediğim içtiğim hariç ne denk gelirse instagram.com

ben ilk açtığım zamanlarda arkadaşın muhabbet kuşunun fotoğrafını eklemiştim. 162 hafta yazıyor. instagram'ın da ilk açıldığı zamanlar işte. sarmadı ama beni, başka eklemedim. duruyordu öyle. ondan bi 8-9 ay sonra da anıtkabir'e gitmiştim onu koymuştum. 2 fotoğrafla duruyordu 2 yıldır bomboş. sonra kendime muhabbet kuşu aldım birkaç hafta önce, onun fotoğraflarını ekliyorum arada :) bu kadar. kendim fotoğraf çekilmiyorum zaten hiç. sevmiyorum.

Gittigim yerlerde cektigim fotograflari koyuyorum genelde.

deneysel takılıyorum genelde.

kedilerim ve ben

manzara,es ,dost, arkadas.

diyete başladım. uzun zamandır çok sağlıksız besleniyorum, sağlığım bozulmaya başladı hissediyorum. kilo da aldım. şu an açım ama yemem artık herhalde.

uyurum ben genelde.

kendine iyi bakmak, olumlu yaşamak, güzel yaşamak anlamında diyorsan... haftanın 3-4 günü şınav çekiyorum, daha fazla su içmeye ve daha az-normal yemeye çalışıyorum.

bunun dışında başkası için hiçbir şey yapmıyorum zaten genelde. çok bencilim. sadece kendim için yaşıyorum. o yüzden kimse sevmiyo. gerçi kimse yok, olsa sevmezdi. kimse yok, niye yok, çünkü hiçbi şey paylaşmıyom. sadece ben varım.

3 saat ders calistim sonra da kosuya ciktim 7 km kostum eve daha simdi girebildim.

4 saat ders dinledim
4 saat ders calistim
1 saat acik havada postaci yuruyusu ile yurudum, kostum
Sade kahve gun batimi keyfi yaptim
Su an yine bir ders calisma oncesi sana hava atiyorum.

arkadaşa şundan ısmarlattım:

photo.cdn.mekanist.net

gerçi ısmarlatmak denmez, tavlada kazanmıştım aylar önce zaten, bugüne kısmetmiş.. :p

genelde kafama sıkar ve giderim

Günde 5 saat telefonla konuşan bir insan olarak gittim kendime bluetooth kulaklık aldım.

150 sayfa civarı kitap okudum. (gece 50 sayfa daha okurum)
şarkı keşfettim.
birkaç yeni şey öğrendim.


bu kadar.

ev arkadaşımın taktığı iki aylık kira+fatura+aidat+ev alışverişleri vs. borcunun peşine düştüm. aileme ulaşıp depozitoyu vermiyor, verin dediğini öğrendim ve kendi ailesine ulaştım. bir güzel fırça yedim, ne terbiyesizliğim ne ahlaksızlığım kaldı sağolsunlar. kendimi tatmin edecektim, edemedim. babamı araya sokup hallettim... pamık gibiyim. yalnız yaşamak güzel şeymiş.

(içimi de döktüm fırsatını bulduğum gibi asfhgkl)

Asildim

son 10 aydir temel ihtiyaclar disinda kendim icin pek bi' sey yapmadim. buna devam edip duruyorum.

kahvaltı ettim (temel ihtiyaç biliyorum ama ama bu yani)

haaa bi de kahvaltı ederken new girl seyrettim, iyi geldi sabah sabah :D

"sodekso sende galsın dayı" deyip kemiksiz 1200 lira isterdim.

adam haftanın 4 günü çalışacağım diyor sen 1200 diyorsun. hizmet sektöründe 6 gün çalışılır ve genellikle asgari ücret alınır. 4 gün olduğuna göre asgari'den de az bir ücret verilecek demek oluyor. asgari ücret verseler yine iyi.

ben vermiyorum evladim, bir arkadas rica etti, kac para derlerse calismayayim dedi. ayrica 1200 ney la, tühkanı da üstüne yapsınlar bari.

Cidden o kadar kötü mü maaşlar?

Ben müzik işinde ve saat ücretiyle çalıştığım için neler oluyor bilmiyorum.

600'den düşük olmaması gerekir bence.

haftada 3 gün çalışıp 1200+bahşiş gibi bir paraya çalışan bir arkadaşım var. yani o para az değil sanki...

450 demisler la. oha amaka.

alperz'ye ek olarak: sodexo'yu isterdim. ben de sigorta sende galsın dayı deyip aynı ücreti isterdim, 1200 tl. yaz için eleman arıyorsanız haziran sonundan itibaren tamamen boşum sayın işveren bey :) gülücüğe bakma, ciddiyim gayet.

6 7 tl arası. şu an için normal bence.

2 liraya düşecek bekle.

kilosu 6tl... Antalya
düşecek, biraz daha bekleyin.

6-7 fazla bence de. Düşsün diye bekliyorum, sonra düşünce alıp bakıyorum yumuşamış ve tatlılaşmış oluyolar. O arayı kaçırmak istemiyorum hehe.

manavda 15tl'ye görmüştüm sanırım.

var da. eriği tuzlu yiyorlarmış bunu yeni öğrendim ve bi yaşıma daha girdim.

pazarda 3 4 lira lan ordan al işte, biz öyle yaptık.

hala ufak erikler
ele gelemedi hala nedense

erik agaci var bizim bahcede, erikler daha buyumedi, bir-iki hafta falan daha var derim hormonsuz gelecek erikler icin.

küçükleri de var starbucks ta. yeni aldım daha.

Kahve Dünyası'ndan almıştım küçük boy, gayet memenunum. Gerçi genelde Cafissimo kullandığım için pressi fazla kullanmıyorum ama kullandığım zamanlarda gayet iyi sonuçlar aldım yani...

(bkz: aeropress) bakabilirsiniz.

mudo'da vardı küçük/büyük şundan: www.mudo.com.tr

evet pek bulunmuyor 350 ml bodum. kobretti haklı, bence de aeropress deneyebilirsin. bende hem bodum french press hem de aeropress var. aeropress'ten sonra french press'i sadece bitki çayları için kullanmaya başladım. tabii ikisi arasında tat farkı var ama baya memnunum işte ben.

esse de bodum satıyor oraya da bakın. bodumdan iyisini bulamadım eskiden tchibonun vardı bir tane o da çok güzeldi

Esse'de bodum var!

esse'ye sordum ancak stok kontrolü de yaptı kasadaki eleman bulamadı. mağazada zaten yok. bulamıyorum malesef bodumu :) bulan varsa alsın, neyse parası verelim.

Starbuckta her boyu var bodumlarin.

C

c - d

Sabahın köründe kahvaltı mı olur :) hafta sonları bile saat 12 de falan kahvaltı yapıyorum..

C

bir saat erken kalkıp kahvaltı hazırlıyorum. 27 yaşıma girdim ve bunu son 2 yıldır yapıyorum, önceki yıllar ne büyük mallık ettiğimi anladım.

Kahvaltı hiç yapmadığım için an itibariyle konu dışıyım ama eskiden evden getirdiğim dönemde daha erken çıkıp trafiğe takılmamak için yapardım.

net c
hayatımda hiç evde kahvaltıda yapmadım okula işe gitmeden önce

c.

Zaten 6'da kalkıp 6:20'de evden çıkıyorum, hatta bazen dalıp 6:15'te kalkıp 6:20'de evden çıkıyorum. 5:30'ta kalkıp kahvaltı yapsam öğle yemeğine kadar kesin acıkırım. Ama akşam kahvaltımı hazırlayıp, getirip işte yiyorum.

Edit: Bu arada hakkaten a ne yahu?

b

ailemleyken de tek başımayken de kahvaltı yapar öyle çıkarım. çay içmeden, iki lokma yemeden kendime gelemiyorum.

C ,

şirkette kendimiz yapıyoruz.

Cay icmeden kulaklarim bile duymaz.
Amca gibi ilk bardak demli demli gidecek.

Insanlik benim cay icmeden basladigim gunlere hazir degil.

f) hiçbiri.

şimdi evde uyandım, duştu tuvaletti derken, zaten bir telaş var. ben her sabah iş yerinde kahvaltı yapıyorum. 9'da mesai başlar (müşteriler o zaman aramaya başlar) ben 8:15 gibi ofiste olurum. ofiste yoğurt ve tam tahıllı ekmek var. yoğurtla 1 dilim ekmeği sakin sakin, yavaş yavaş yerim, bir taraftan da internette haberlere falan bakarım.

saat 9da da kahvemi yapar, işe atılırım.

bunları evde rahat rahat sakince yapamıyorum.

c

çok erken kalkıyorum, hazırlayacak vakit yok.

hayatım boyunca kahvaltı yapmayı sevmedim, şimdi ailemden ayrıyım. kurulmuş sofraya bile oturmazken ailemin yanında şimdi kahvaltı hazırlamak çok zor geliyor. yalnız yapıyorum bir de genelde. yalnız olduğum için de bir elimde çay-kahve diğerinde meyve bisküvi geçiştiriyorum.

b- evde yersem çok erken yemiş oluyorum, öğle yemeğine kadar çok acıkıyorum gene. mecbur 10 buçuk gibi tekrar bişeyler yemek zorunda kalıyorum şirkette.

b - c

annem karım tembel diyen adam için cevap aslında e şıkkıdır.

hayatı poğuçça vs. gibi sağlıksız atıştırmalarla geçmiş biri olarak son 4 aydır erken kalkıp kahvaltı hazırlıyorum.

kilo ve sağlık yönünden değişimleri anlatsam 1 paragraf sürer.

sabah kalkar kalkmaz bir şey yiyemiyorum. uyandıktan sonra en az 1,5 saat geçmesi lazım onun içinde saat 5 de falan kalkmam lazım.

onun yerine kahvaltı yapmadan çıkıyorum iş yerinde saat 10da ilk çay molasında küçük kaplara koyup evden getirdiğim kahvaltılıklarla hızlı bir kahvaltı yapıyorum. 12.30-1 gibi de öğle yemeğine çıkıyorum zaten o yüzden tam ideal oluyor.

evden kahvaltı yapıp gelirsem öğle yemeğine kadar gözüm dönüyor, çay molasında falan abur cubur yeme ihtiyacı hissediyorum çok acıkıyorum.

bir simitim bile yok. 10 dakika daha uyucam diye aç geziyorum öğleye kadar. 1 dakikanın bile hesabını yaptığım olur. o derece...

b

annem, karım tembel ne yahu. eli ayağı yok mu erkeklerin.

kahvaltı yapmak için yarım saate bile gerek yok. iç suyunu, reçelini, akşamdan haşlanmış yumurtanı, zeytinini ve peynirini. max 15 min.!

b,uyandıktan 2-3-4 saat sonra bir şey yiyemiyorum.sadece kahve

Herkese bende poğaça çay :)

evimde yapıyorum, arada ailecek dışarı çıkıyoruz.
ayrıca annen, eşin sana kahvaltı hazırlamak zorunda değil.

kahvalti etmeden pek evden cikmam, zaten hazirlamasi, yemesi en fazla on dakika suruyor. anca cok gec kalmissam disardan aliyorum, o da uyanamamaktan dolayi e) kendi malligim.

Evde kahvaltı yapmayanlar bana çok ilginç geliyor. Alışkanlık, tembellik, uyku müptelalığı bence bunun en önemli sebebi.
Sabah 6.30'da kalkar gider gazetemi alırım, geniş geniş yaparım kahvaltımı gazete eşliğinde.

Uykumdan feragat edemem valla...

çalıştığı şirkette kahvaltı çıkan bi ben mi varım ya?

e

B

neden herkes a'dan şikayetçi. karısı, annesi ev hanımı olanların onlardan kahvaltı beklemesi kadar doğal ne olabilir ki? akşama kadar zaten saatlerce uykuyu telafi edecek mazareti var. bi zahmet kalkıp çocuklarına, kocasına kahvaltı hazırlasın.

imza a) mağduru.

Oturup test etmeden kesinlikle almayın derim. koçtaş'ta da uygun ürünler var. Dikkat etmeniz gereken konu sırtınızı yeterince destekliyor mu ?

www.koctas.com.tr

yaklaşık 7-8 yıl önce beşgen mobilya dan almıştım, hala kullanıyorum. hatta bir kere kolu kırılmıştı götürüp yaptırmıştık.

yves rocher uv beauyt shield 50 spf

eczaneye danışarak almıştım geçen yıl, vichy capital soleil SPF 50+
tam olarak da şuydu;

www.dermokozmetik.com

damla cikolata +1

harry'nin kırdığı malfoyunki değil bildiğin mürver asa diye hatırlıyorum, yanlış mıyım?

edit: doğru kitapta kırmıyordu kendi asasını onarıp bırakıyordu..

mürver asa bir efsane. ama inananları çok. o yüzden bulgar asa yapımcısı -adını unuttum şimdi, victor krum'ın asasını aldığı kişi yani- bu asanın benzerini yaptığını söylüyor. sonra grindelwald asayı ondan çalıyor. vs vs...

ama olay asanın kendisinde. yani güç tek başına geçmiyor asa ile birlikte geçiyor. kişi asanın kazananı olmalı ve asayı kullanmalı. yani diyelim mürver asanın sahibini silahsızlandırdık, asa bize geçti. başka bi asa kullandığımız zaman o asa mürver asa kadar güçlü olmuyor.

veya mürver asayı kazanmadığımız halde kullandığımız zaman da diğer asalar gibi, sıradan bi asa oluyor.


filmin sonunda da harry mürver asayı kırıp atıyor, yanlış hatırlıyosun yani. güç tehlikeli ellere geçmesin hesabı. kitapta ise dumbledore'un mezarına geri koyuyor ve kendisinin doğal yolla öldüğü zaman asanın gücünün de yok olacağını söylüyor.

yakın zamanda son kitabı tekrar okudum -zaten her sene tüm kitapları birer kere tekrar okuyorum baştan- peverell kardeşlerin yaptığı bu nesnelerle ilgili olarak, dumbledore varsayımsal konuşuyor gibi sanki, ama diriltme taşı gibi, harry'e babasından kalan görünmezlik pelerini gibi, mürver asa da var. sadece olayı şu: normal asa gibi görünüyor, ama güçlü. aslında hp evrenine göre, asa sadece büyücü kadar güçlüdür, yani asaların kendilerine ait bir sihirli özleri olsa da, büyücü olmadan bir büyü gerçekleştiremezler, daha doğrusu yanlış söyledim: asalar, büyücüler için büyülerini iletmekte kullandıkları bir araçtır, aynı sihirli sözler gibi -gerçi sözsüz ya da asasız büyüler de var, ama bunun nedeni sanırım artık söz konusu büyücünün ya da cadının, madddeyi kendi bedenini kullanarak yönetebilmesi -büyü konusuyla ilgili olarak çok quantum physics tartışmalarımız oluyor da :D sözlerin ve nesnelerin ise maddeyi yapı bozumuna ve tekrar-oluşuma yönelten bir enerjisinin olduğunu falan düşünüyorum :P bilimsel açıklama getirmeye çalışıyoruz da bir kaç arkadaş XD neyse, bunu bırakalım: mürver asa'nın olayı ise, normal bir asadan farklı biraz sanırım, ama yapılmamış bir şey değil, diğer iki yadigâr gibi o da var. benim kitaptan hatırladığım, dumbledore'un grindelwald'dan kazandığı mürver asa'yı kullanıyor olduğu, yani kendi asıl asası ile ilgili ekstra bir bilgi hatırlamıyorum, kendisi ölmeden hemen önce malfoy tarafından silahsızlandırılıyor ve aslında asanın sahipliği malfoy'a geçiyor, bilmemesine rağmen. ve dumbledore da asa ile birlikte gömülüyor. hatta voldemort, düello ile değil de, mezar açarak dumbledore'un asasını aldığı için, asa onda normal bir asa gibi işliyor, yani her zamanki kendi asası gibi. ama aslında aldığı asa dumbledore'un değil de draco'nundu işte.

ben asa kırılması gibi bir şey hatırlamıyorum kitaptan. harry, voldemort ile olan düellosundan sonra, kendi kırık asasını mürver asa ile onarıyor -ki bu bile, mürver asa'nın aslında normalden güçlü olduğuna, diğer asalar gibi alelade bir büyülü araç olmadığına -tabi şimdi burada bir asa olsa, üstüne atlarım, o ayrı :D - bir delil, çünkü ollivander gibi, gregorovich kadar olmasa da, süpersonik bir asa yapımcısı bile, kırık bir asanın hiçbir şekilde onarılamayacağını söylerken, harry gibi daha fybs'lerini bile geçememiş bir büyücü çocuk, mürver asa ile onarabiliyorsa, o asada vardır bir şey.

ha, harry'nin güçleri, evet, iyi. ama diğer gryffindorlular gibi aslında yetenekten ziyade cesareti var, ha bir de voldemort'un istenmeyen hortkuluğu olduğu için, onun sayesinde edinmiş olduğu geçici güçler. zaten o yüzden voldemort'u yenebildi, adamı kendi silahıyla öldürdü resmen -o bloody-son-of-a-bitch'e de iyi oldu, pislik.. aynı benim hocalarımdan birine benziyor, adama cruciatus laneti yapasım geliyor yeminlen! >:( - ha bir de, o yüzden ikisinin asası arasında priori incantatem oldu. aslında kitap yakınında olsa hepsi yazıyor zaten, hafıza tazelemek gerekiyor bazen :/

bu arada, yok, maddi bir asa. sonuçta hp sihir tarihinde kendinden sihirli nesneler var -snitch gibi- o yüzden her ne kadar "asa sahibi kadar güçlüdür." dense de, bu asada bir değişiklik var. ha gene de, dumbledore kendi asasıyla mürver asa'lı grindelwald'ı yenerek ona sahip olabildi, demek ki bir yerde büyücünün gücü ve/veya çevikliği gene daha önemli. ha belki de şu olabilir bir ihtimal: asa çevresinde saçma sapan bir ün oluşmuştur, misal. gene de, harry gibi bir yeni yetmenin, onarılamaz denen bir asayı mürver asa ile onarabilmesi, bana mürver asa'nın varlığının kanıtı gibi geliyor.

hüffff amma yazdım haa! özlemişim seriyi :) ben filmlerini izlemedim pek ama, o yüzden çok da bilemiyorum filmde nasıldır. atm.leri ve oyuncuları iyi olmasına rağmen, çok kesip biçtikleri için sevemedim sanırım.


edit: kitabın sonuna gelince, mürver asa'nın gücünün yitmesi için harry'nin doğal yolla ölmesi ve asa'nın başkasına geçmemesi lazım, o yüzden geldiği yere, yani dumbledore'un mezarına koyuyor mürver asa'yı. gerçi büyük salon'daki düello sırasında, zaten hemen herkes öğreniyor yerini, gene de kimsenin gidip alacağını sanmıyorum. ;) (bkz: hikâyeye kendini fazla kaptırmak)

hepsi bir yanlış anlaşılmaymış eheh özür diliyorum herkesten. arkadaş yanlış hatırlamış, bu yüzden saatlerce tartıştık, kitabı açtık okuduk sonra da filmi izledik. güzel oldu aslında bir yerde, neyse, harry mürver asayı kırıyor doğru söylüyorsunuz. biz malfoyun asasını kırdı denilince tartışmaya başlamıştık. gerek yokmuş aslında. evet.

hesabim var. ayda bir ancak giriyorumdur

sadece geliştirici gruplarini takip ve bilişim etkinlikleri için kullanıyorum.

kullanıyorum. her gün en az beş-on kez de tıklıyorum. gerçi telefon sayesinde bildirim geldikçe bakıyorum artık. kim neler yapıyor merak ettiğim için, bir de okulun/sınıfın grubunu sık sık takip ediyorum derslere katılmadığımdan dolayı.

evet.
günde bir ya da iki günde bir bakıyorum bildirim var mı diye.
birkaç grubu takip etmek ve iletişim amaçlı kullanıyorum. yurtdışında yaşayan arkadaşlarla haberleşmek daha kolay oluyor.

sadece okul grubundaki paylaşımları görmek ve burada paylaşım yapmak için açık tutuyorum. mesela yaz aylarında kapalıdır. okul bitince kapatacağım zaten. o kadar.

Kullanıyorum, işim gereği çevremdeki insanları hatırlamak ve kendimi unutturmamak amaçlı. Zira çevre ile iş yapılıyor bizim sektörde, hesap açma sebebim de buydu. Yoksa bence de gereksiz. Günde bir kez giriyorum bir de, chat kullanmıyorum.

Benim de okulum var aslında. Bahsettiğiniz gruplar etkinlikler mevcut. Fakat başka türlü haberdar olabiliyorum. Yani hiç eksikliğini hissetmedim.

kullanıyorum. sadece birkaç kişiye ulaşmak için ihtiyaç duydukça açıyorum. yoksa bence de gereksiz, hiç bulaşma.

eskiden kullankıyodum, ancak özellikle yurtdışında yaşayan ve yabancı arkadaşlarla iletişimde kalmak için çok büyük bi artı facebook. eskiden hiç hoşlanmıyodum ama hesap açtıktan sonra aslında baya iyi bi şey olduğuna ikna oldum diyeyim. yine de twitter olsun, facebook olsun, nasıl kullanacağınız tamamen size kalmış. ben sadece arada fotoğraf koyuyorum, arkadaşlarımla haberleşiyorum, vs. her gün muhakkak 2-3 defa göz atıyorum cep telefonumdan. foursquare inanılmaz saçma ve anlamsız geliyor bana mesela. amacını çözemedim hala.

@nathanieltroy Evet foursquare saçma :) Ama kullanması zevkli. ayrı bir çekiciliği ve keyfi var. Kullanınca eğer çok gezen arkadaşlara da sahipsen anlarsın bu dediğimi.

hesabım var. komik şeyler paylaşıyorum. her gün giriyorum...

ne kadar karizmatik insanlar varmış.

facebook hesabınız yok ama trollerlerin cirit attığı, fake hesaplarla kafadan uydurulan hikayelerin yazıldığı ve işkembeden yazılan cevapların ciddiye alındığı sözlük ve duyuruyu çok seviyorsunuz.

elbette haklısınız. facebook çok gereksiz sizler için. gerçek hayat burada çünkü :)

istatistikler adına ben de cevap vereyim bari. facebook hesabım var. hayatın anlamını yüklemiş değilim facebook'a. ailemle arkadaşlarımla haberleşiyorum, oyun oynuyorum, komik kedi resimleri paylaşıyorum. yayınevi, müze, galerilerin sayfalarına üyeyim faaliyetlerini takip ediyorum.

ayrıca en önemlisi kitap kulübü etkinlikleri ve sanat etkinlikleri düzenliyorum. arkadaşlarımı kolaylıkla çağırabiliyorum, sonra resimleri yüklüyorum vs vs vs

orada gerçek insanlar ve gerçek faaliyetler var. sözlük ve duyurudaki gibi troll ve fake yatağı değil.

coyote +1 sadece chat için kullanıyorum.

kullanıyorum. arkadaşlarla konuşmak için.

facebook kullanmıyorum.
twitter kullanmıyorum.
instagram kullanmıyorum.
foursquare kullanmıyorum.
tumblr kullanmıyorum.

kısacası hiçbir şey kullanmıyorum. sigara da kullanmıyorum, alkol de.. bunlar farklı başlık konusu fakat kendimi durduramadım. ha uyuşturucu da kullanmıyorum bak.

var.
itlik serserilik yapmak için kullanıyorum. geliştirici ve bilişim etkinliklerine dadanıyorum bilhassa.

toronto, queens park'ta eylem var. televizyon kanallarının gelmesi bekleniyor

izmir alsancaktaki olaylar malüm. şu saatte bornova civarında oturanlar da evlerinden çıkıp sokaklara dökülmeye başladı.

Dolmabahceden barbaros bulvarina geldim simdi. İnsanlar hepsi disarda tencere tva alkis islik ses yuksek btn arabalar kornaya basio. Bi grup taksime cikmayi denio. Bi kisim hep burda. İnanilmaz ses var. Gayet kalabalik. Ben taksimi deniyorum ama evden ilac toplicam sabah gidicem. Krem agri kesici ilac ihtiyaci vrdi bn en son istiklaldeyken. Besiktastan Taksime gidicekler bana msj atsin. Gidecegim yine

şişli/harbiye aralıksız gaz atılıyor.

İzmir/Buca çıt çıkmıyor.

Telefonda konuştuğum teyzem bakırköyde insanların tencere ve tavalarla sokağa çıktığını söyledi..

Benim oturduğum yer bayrampaşa, ses seda yok..

kocaeli'de yarım saat önce falan kocaeli üniversitesi umuttepe kampüsünde öğrenciler yurtlardan dışarı çıkıp hükümet istifa diye bağırıyordu.

yine aynı saatlerde izmit cumhuriyet parkında insanlar toplanmıştı.

muhtemelen iki grupta devam ediyordur.

küçükçekmece sessiz ne yazık ki